Gelişmiş Arama
Ziyaret
3531
Güncellenme Tarihi: 2014/10/07
Soru Özeti
İslami vahdetin gerçek manası nedir?
Soru
Şia ve Ehlisünnet arasında korunması gereken vahdeti açıklar mısınız? Bu vahdetin gerçek anlamı nedir? Bu vahdetten kasıt Ehlisünnetle Şia arasında inanç ve dini konularda farklar olmadığı anlamında mıdır?
Kısa Cevap

İslami vahdetten kasıt mezheplerin ezcümle Şia ve Ehlisünnetin bir olması anlamında değildir. Çeşitli İslam mezheplerinin Müslümanların birlik ve beraberliğini kurmaları ve korumaları anlamındadır. Bütün Müslümanlar farklılıklara rağmen sahip oldukları birçok ortak noktadan yola çıkarak İslam düşmanları karşısında tek saf olmaları ve yabancı güçlerin Müslümanlara sulta kurmasının önüne geçmeleri anlamındadır. Bunun yanında birbirlerine karşı Müslüman olmanın gerektirdiği saygı, sevgi ve hukuku riayet ederek Müslümanların kendi arasında siyasal ve toplumsal sorunlar yaşamasının önüne geçmektir.

Ayrıntılı Cevap

 İslami Vahdet

İslami vahdetten kasıt Müslümanların bir mezhebe tabii olmaları değildir. Böyle bir vahdet günümüzde ne mümkündür nede İslami vahdeti kurmak isteyen kanaat önderlerinin  böyle bir hedefi vardır. İslami vahdetten kasıt bütün görüş farklılıklarını  bir kenara bırakıp bir Ehlisünnetin Şia olması veya bir Şia’nın Ehlisünnet olması da değildir.

İslami vahdetten kasıt bütün İslam mezheplerinin birlik ve beraberlik içinde ihtilaflarını bir kenara bırakıp İslam düşmanları karşısında tek saf olmalarıdır. İslam dininin yücelmesi için el ele vermeleri bunun yanında da Müslümanların sorunlarında birbirlerine hemdert olmalarıdır.

Şia ve Ehlisünnet vahdetinin gerçek manası: İki mezhebin sahip olduğu birçok ortak nokta üzerinden İslam’ın yüceltilmesi ve korunması için birbirlerine yakınlaşması,  yardımlaşması ve dayanışma içinde olmalarıdır. Zira her iki mezhebinde kökü olan İslam’ın düşmanları doğal olarak ikisinin de düşmanlarıdır. Bu ortak düşmanın karşısında düşmanın iki mezhebin arasında bulunan ihtilaflardan su istifade etmemesi için ortak noktalar üzerinden tek saf oluşturulmalıdır. Ancak bu şekilde İslam düşmanlarına karşı durulabilir ve ancak bu sayede hem Şia hem de Ehlisünnet kendisini koruyabilir.

Yüzyıllardır Şia ve Ehlisünnet çeşitli konularda görüş farklılıkları ihtilafları bulunmaktadır. Bu durum tarihte kimi vakit fitneciler tarafından iki mezhep arasında kırılmalara hatta çatışmalara yol açmıştır. Hiç şüphesiz günümüzde Müslümanların batı emperyalizmi (istimarı)   karşısında zayıf düşmesindeki önemli sebeplerden biri bu çatışmalardır.

Şia ve Ehlisünnet her ikisi Müslüman  ve aynı zamanda İnanç , Ahkam ve ahlak alanlarında kayda değer derecede ortak noktaları bulunan iki mezheptir. Elbette inkar edilemeyecek ihtilaflarda söz konusudur. Lakin bu ihtilaflar düşmanlığa husumete yol açmamalı ve İslam kardeşliği ve İslam birliğine darbe indirmesine izin verilmemelidir.

Şia ulemasının öne çıkan isimlerinden biri olan Allame Şerafettin şöyle bir tahlilde bulunmaktadır:

“Siyaset Şia ve Ehlisünnetin birbirinden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Şimdi ise siyasetin kendisi Şia ve Ehlisünnetin birlik ve beraberliğini sağlayan sebep olmalıdır.”[1]  Bu ifadeden kasıt İslami mezheplerin ezcümle Şia ve Ehlisünnetin birbirinden uzaklaşmasına sömürge düzenlerini kurmak isteyen zamanın İslam düşmanları, kafirler ve münafıklar yol açtığıdır. Doğal olarak İslam’ın siyaseti ise tam olarak ortak düşmana karşı birlik ve beraberliği tesis etmek olmalıdır.

Vahdet ve İlmi Münazara

Vahdetten kasıt bu iki mezhep arasında söz konusu olan ilmi bahisleri ve münazaraları tatil etmek değildir. Vahdeti ve birlik, beraberliği koruyarak İslam düşmanlarının su istifade edemeyeceği şekilde  ilmi ortamlarda ilmi tartışmalar yapılabilir. Açıktır ki birlik ve beraberliğe ulaşmak için öncelikle bölücü faktörler ve birliğin önündeki engeller ortadan kaldırılmalıdır. Taraflar birbirlerinin inanç ve düşünceleri hakkında doğru ve sahih bilgilere sahip olmalıdırlar. Bu ise ulemanın karşılıklı ilmi bahisler ve münazaralar yapmadan mümkün olabilecek bir şey değildir.

‘İttihat’ ve vahdet düşünce özgürlüğünün, araştırmanın, hakikati aramanın ve adalet istemenin engellenmesi değildir.  Ancak bu ulvi değerlerin yaşatıldığı vahdet ve ittihat değerlidir.

Eğer  ilmi bahislerde ve münazaalarda bilimsel metotlar ve münazara adabı[2] riayet edilecek olursa; bu münazaralar iki mezhep arasında ayrışmalara ve tefrikaya yol açmayacağı gibi tarafların birbirlerini daha doğru ve sahih bir şekilde tanımasına yol açacaktır. Bu ise yakınlaşmaya ve vahdete yol açacaktır. İşte bu yüzden doğru bir şekilde ve doğru niyetlerle yapılan münazaralar tefrikaya yol açmayacağı gibi vahdeti ve beraberliği  sağlayan unsuru da doğuracaktır.

Tarih sayfasında Vahdet

İslam tarihini dakik bir şekilde inceleyecek olursak İslami vahdetin ve birlik, beraberliğin birçok örneğini ve semeresini müşahede edebiliriz. İslam toplumuna bu örnek ve numuneleri tanıtabiliriz.

Hz. Ali (a.s)’ın tutumu İslami vahdeti ve kardeşliği kurmada  olgu ve örnek alınabilecek en iyi numunedir.  Hazret Müslümanların kafirler karşısında vahdetini korumak için kendi hakkından geçmekle kalmayıp muhaliflerine yardım etmekte tereddüt dahi etmemiştir.

Hem Şia hem de Ehlisünnet büyükleri tarih boyunca İslami vahdetin oluşması için çaba göstermiştir. Ezcümle Şia ulemasından Ayetullah Burucerdi, İmam Humeyni, Allame Şerafettin, Seyit Cemalettin Esedabadi (Afgani), İmam Musa Sadr; Ehlisünnet ulemasından Şeyh Mahmud Şaltun, Hasan El-benna, Şeyh Muhammed Gazali ve aynı çizgide birçok ehlisünnet alimini İslami vahdetin oluşması için çok çaba sarf etmiş ve kayda değer adımlar atmıştır.

Tarih sayfalarına müracaat edecek olursak Şia ve Ehlisünnet dayanışma ve yardımlaşmasına birçok şahit ve örnek bulabiliriz. Örnek olarak Abbasiler döneminde vezir olan Şia mezhebine mensup Sahib bin. Abad  başkadı olarak Ehlisünnetin büyüklerinden olan Gazi abd’ul-Cabbar  atamış ve uyum içinde çalışmışlar ve bir anlamda birlik ve beraberlik sağlanmıştır.

Müslümanlar arasında vahdeti meydana getirecek birçok ortak değer ve altyapı mevcuttur. Bu ortak değerler üzerinden İslami vahdeti oluşturup güçlendirmek mümkündür. Tevhit, Kuran, Resul Ekrem (s.a.a), Hz. Ali (a.s), Mehdi inancı, Ehlibeyt sevgisi, mazlum Müslüman halkları savunmak özelikle Filistin meselesi, bütün İslam alemini tehdit eden ve Müslümanlarla alenen savaşan İsrail ve Amerika’ya karşı tek saf olma İslami vahdeti oluşturacak ortak değerlere verilebilecek örneklerdir.

Her şeyden öte Müslümanlar sadece şu ayeti ihya etse İslami vahdet en güzel şekliyle cilve eder ve en kısa sürede Müslümanlar yeniden her alanda insanoğlunun öncüleri olurlar:

“وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا” ‘Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.’[3]

 

[1] Şerafettin, Abdulhuseyin, İctihad der mukabil nas, 8.s, 2.bk, kitabhane’yi bozorg İslami, 1396.h.

[2] Kod:3652, site: 4080.

[3] Ali-imran/103.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    9831 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Birbirini seven ve ilişkilerinde günaha düşmek istemeyen kız ve oğlan hangi şer’i yolla sorunlarını giderebilirler?
    16977 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Hekim olan Allah bu ikisini birbiri için yaratmıştır. Çünkü onlar birbirinin huzur kaynağıdır, birbirlerinin duygusal, ruhsal ve cinsel isteklerini karşılamaktadırlar.İslam iki tarafın da ihtiyaçlarının karşılanması için evliliğin (geçici veya daimi) çerçevesini belirlemiştir. Kadınla erkek ...
  • Niçin Abdulmuttalib oğlunun adını Abduluzza koymuştur?
    22722 تاريخ بزرگان 2008/07/22
    Abdulmuttalibin oğlu Ebu leheb (Haşim oğlu Abdulmuttalib oğlu Abduluzza) künyesi Ebu utbe’dir, Peygamber (s.a.a) efendimizin amcası ve aynı zamanda onun en katı düşmanlarından biridir. Annesi Beni Huzae kabilesinden Lubna ve eşi Harb ibn-i Umeyye’nin kızı ve Ebu süfyanın kız kardeşi, Ümm-i cemil adıyla tanınan Arvi veya Avra’dır. ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14387 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...
  • Ne zaman baba ve anne adına (onlardan vekalet ve niyabet olarak) namaz kılmak mümkündür?
    7573 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/28
     Diri bir kimse adına (onlardan naip ve vekil olarak) farz namaz ve oruç yerine getirmek caiz değildir. Mükellef olan her kes kendi farz namazlarını mümkün olan her şekilde yerine getirmelidir. (İster ayakta, ister oturarak, ister yatarak hatta işaret ile)İmam Humeyni ve diğer taklit ...
  • Şerî mesafe miktarı ne kadardır?
    5524 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/23
    A. Şerî mesafenin miktarı hakkında birkaç görüş vardır: Bazıları mesafe miktarının 22/5 km olduğu görüşündedir.[1] Bazıları şerî mesafenin 21/5 km olduğu fikrini taşımaktadır.[2] Bir grup da şerî mesafenin 22 ...
  • Cenabet olan kimse gusül almadan banyodan çıkarsa bütün bedeni necis sayılır mı?
    24678 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sorunun cevabını vermeden önce şu noktayı hatırlamamız gerekir: Cenabetten maksat necasetle bütün bedenin necis olması değildir. Cenabet gerçekte manevi necasettir. Meni bedenin tümünü değil yanlızca bedenin değdiği yeri necis eder, yıkamakla ve necasetin gidermesiyle değdiği yer pak olur. Örneğin cenabet olan ...
  • Kuran’a göre gençlerin toplumdaki rolü nedir?
    2910 Tefsir 2020/01/20
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    12947 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Nafile namazlarını hangi zamanlarda kılmak gerekir?
    10895 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Nafile namazlarını kılmak, farz namazları kılmak için hazırlık oluşmasına ve insanda farzları ve farz namazları yerine getirmeye dönük bir rağbet meydana gelmesine neden olur. Nafilenin en önemli etkisi, yakınlık hadisi adındaki hadiste belirtilen şeydir: İmam Sadık (a.s) büyük atası Peygamberden (s.a.a), Peygamber (s.a.a) Cebrail’den ve Cebrail de Yüce Allah’tan ...

En Çok Okunanlar