Gelişmiş Arama
Ziyaret
3222
Güncellenme Tarihi: 2012/11/12
Soru Özeti
Yabancı ülkelerde ve İslami olmayan muhitlerde nasıl imanımızı koruyabiliriz?
Soru
Ben yurt dışında yaşayan bir müslümanım nasıl imanımı koruyarak iyi bir Müslüman kalabilirim?
Kısa Cevap

İnsani, İslami değerlere sahip çıkmak, dini desturlara amel etmek ve onları ihya etmek dünya hayatındaki saadet ve afiyete direkt etkisi olan unsurlardır. Beşerin hayvani güdülerle kurduğu aşağılık ve rezil hayatı temiz, pak bir yaşama dönüştürmektedir. İfrat ve tefritte kalmadan, hurafelereden uzak saf ve sahih dine gerçekten uyan insanlar hayatlarından en fazla lezzeti alanlardır. Birçok hadistede tasrih edildiği üzere İlahi sınavlara tabi tutulmaları inançlarına bağlı olmaları ve imanlarını korumaları içindir.

Bu değerleri korumanın bir yolu dünyanın kara büyüsüne kapılmamak, fikri, dini ve toplumsal sapmalar karşısında direniş göstermek, dini hükümlere bağlı kalmak için insanın kendisini motive etmesidir.

Şöyleki bu motivasyonu icat etmek,imanı, ahlakı korumak ve yabancıların fesat dolu kültürel saldırılarıyla mücadele etmek için önem arz eden çeşitli unsurlara sahip olması gerekir.

Bu unsurları kısaca şöyle sıralarayabiliriz: İnsanın yaratıcıyla, İslam peygamberiyle ve Masum İmamlarla irtibatını canlı tutması; Dua ve halisane ibadetlere önem vermesi; Dini görev ve tekliflerine tam olarak bağlı kalıp, mesuliyetlerini yerine getirmesi; İslami değerlerden yoksun olan ortamlarda yaşanan ahlak dışı davranış ve eylemlerin sonuçları, etkileri hakkında yeterli araştırma ve inceleme yapması; Dini görevlerini yerine getirme noktasında takvalı alimlere tabi olması. Zira dini hükümlerin beyanı, halkın hidayeti, İslami değerlerin ve İslam dininin korunması takvalı ve hakka kalben bağlı alimlerin görevidir.

Ayrıntılı Cevap

Dini desturlar ve hükümler insanın kemali ve saadeti içindir ve işte buna binaen vacip ve farzdır. İslami, insani değerler ve dini desturlar beşerin hayvani güdülerle kurduğu aşağılık ve rezil hayatı temiz ve pak bir yaşama dönüştürmektedir. İfrat ve tefritte kalmadan, hurafelereden uzak saf ve sahih dine gerçekten uyan insanlar hayatlarından en fazla lezzeti alanlardır. Diğer taraftan eğer insan bu değerlere tabi olmazsa ve desturlara amel etmezse sadece bu öğretilerin manevi ve maddi fayda ve bereketinden mahrum kalır ve sadece kendisine zarar verir. Hakka ve hakikate isyanda Allah tealaya ve dine hiçbir zarar söz konusu değildir.

Buna binaen bu faydalardan ve bereketten mahrum kalmamak için hangi şartlar altında olursa olsun imanımızı korumalı ve dini desturlara bağlı kalmalıyız. Özelliklede fesat ve fenalığın yaygın olduğu ortamlarda yaşamayak zorunda isek bu gereklilik daha fazla önem arz etmektedir.

Gaybet döneminde önemle vurgulanan ve defaatla dikkat çekilen nokta insanın dinine ve dini değerlere sahip çıkmasıdır. Ançak bu şekilde insanın inançsal ve fikri sapmalar yaşanmayacağı ve dünyanın kara büyüsüne kapılmayacağı bildirilmiştir. İslam peygamberi (s.a.a) gaybet dönemin müminleri hakkında şöyle buyuruyor: “Onlar imanlarını ve dinlerini en zor şartlarda korucayaklar. Öyleki sanki geçenin karanlığında geven ağacının dikenlerini çıplak elle soyuyorlarmış gibi,  kor ateşi ellerinde tutuyormuşcasına zor olsada. Onlar karanlık gecedeki yıldızlardır. Allah onları bütün fitnelerin zulmetinden ve tozundan kurtaracaktır.[1]

İmam Ali (a.s) gerçek müminlerin tanıtırken şöyle buyuruyor: “İmam-ı Zaman (a.f)’ın gaybetinde halk şaşkınlık ve hayret içinde zorda kalacaklar. Bir grup yoldan çıkacak ve sapacak, diğer bir grup ise bütün zorluklara rağmen hidayet üzere kalacakdır.[2]

İnsanın şahsiyetini yitirmesine yol açan unsurlardan biride günah işlemesidir. Bu bir anlamda Allah teala’nın emirlerinin ayaklar altına alınması ve şeytani heveslere tabi olunmasıdır. Farkında değilse bile günahkar şeytanı Rahmet ve şefkat sahibi yaratıcıya yeğlemiştir. Sonuç olarakta Allah katında sahip olduğu değeri kendi eliyle aşağıya indirmiştir. Halbuki insan Allah Teala’nın katında sahip olduğu yüce makamı bilse hiçbir zaman kendisini ucuza satmaz.

Teveccüh edilmesi gereken asıl nokta insanın günah karşısında göstermiş olduğu direniş imanındaki kararlılığının nişanesidir. Bozuk ortamlarda imanı korumak daha fazla çaba ve himmet gerektirmektedir. Özelliklede gençlik çağında çeşitli günahlar cezbedici bir şekilde insanın karşısına çıkmaktayken bu gerçek anlam daha fazla anlam kazanır. Zira bir taraftan gençlik çağında insanın günah işleme potansiyeli oldukca yüksek olmasıyla birlikte buna karşılık olarak sahip olduğu irade, ümit ve coşku günah karşısında direniş göstermek ve salih yaşamak içinde oldukca fazladır. İşte bu yüzden kendi çabası ve Allah Teala’nın inayetiyle şeytan ve günahla olan mücadelesinde alnı açık yüzü ak çıkacaktır inşallah.

Bu gerçeğin muhakkak olması için aşağıdaki noktalara teveccüh edilmesi gerekmektedir:

  1. Günah ortamından uzaklaşmak:

Gençlik döneminde günah işlemenin alt yapısı müsait olduğu için mümkün olduğunca insanı günaha sürükleyen unsurlar ortadan kaldırılmalı ve en aza indirilmelidir. Bu unsurlara örnek verecek olursak: namahremle şakalaşmak veyahut başbaşa kalmak, iş ortamında ve yaşantıda yalnız olmak, şehveti tetikleyen görüntüler ve filimler izlemek, fesat ve fenalığın kol gezdiği sahillerde ve havuzlarda vakit geçirmek vb...

  1. İradeyi güçlendirmek:

 İnsanın iradesi her ne kadar güçlü olursa günah ve fesat karşısında göstereceği direnç ve direnişte fazla olacaktır. Zira iradesi güçlü insanlar nefsani arzularını kontrol etmekte daha başarılı ve rahattırlar.

  1. Günahın insan hayatında yarattığı sonuçlara ve açtığı ruhsal yaralara teveccüh etmek:

 İslami değerlerden yoksun ortamlarda yaşanan ahlaksızlıklar duygusal bağların yerini sadakatsiz ve sorumlukuktan yoksun heyacanlara bırakmasına yol açmaktadır. Toplumun yapı taşı olan ailenin sarsılmasına, insanı yetiştiren, büyüten onun üzerinde en çok hakkı olan insanlara anneye, babaya ve eğitmenlere saygısızlığa ve en sonunda da insanı ruhsuzluğun hakim olduğu bir dünya hapsetmektedir. Bu sonuçları görmek insanın imanını korumasının önemini kavramasını sağlar. İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Gühan karşısında takvalı olun. Zira günah hayırları yok eder. Kul günah işlediği zaman daha önce sahip olduğu ilmi, marifeti unutur. Kul günah işlediği zaman gece teheccüdünden men edilir. Kul günah işlediği zaman helal rızkından yoksun kalır.”[3]

  1. Takvalı alimlerle irtibat kurma ve tabi olma:

İmam-ı Zaman (a.f)’in gaybet döneminde dini teklifin ve görev teşhisinin  belirlenmesi fertler için kolay olmadığı göz önünde bulundurulursa. Dini hükümlerin beyanı, halkın hidayeti, islami değerlerin ve İslam dininin korunması takvalı ve hakka kalben bağlı alimlerin görevidir. Bu şahsiyetler İslam dininin asıl kaynakları olan Kuran ve Sünnet ışığında insanların dini sorularının cevabını vermektedirler. İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmaktadır: “ Eğer (gaybet döneminde) halkı hakka davet eden, hakka hidayet eden, sağlam burhanlarla dini koruyan, zavallı ve bilinçsiz insanları şeyatının, askerlerinin ve Ehlibeytin düşmanlarının tuzaklarından koruyan Alimler olmasaydı hiç kimse Allah’ın hak dini üzere kalmazdı. Rabbani Alimler kaptanların yolcularını koruduğu gibi zayıf imanlı şiaların titrek kalplerini korurlar. Bu şahıslar Allah katında en faziletli kimselerdir.[4]

İnsanların gaybet döneminde sağlam inançlara ve düşüncelere sahip olması takvalı alimlere tabi olmasına bağlıdır. İmam-ı Zaman (a.f)’a gaybet döneminde kimlere müracaat edilmesi, yaşanan olaylarda kimden teklif alınması ve hangi kesimin hidayetine itibar edilmesi gerektiği sorulduğunda Hazret şöyle buyurmuştur: “Karşılaştığınız olaylarda hadislerimizi rivayet eden (dinde derinleşmiş bütün şartları taşıyan alimlere) müracaat edin. Zira onlar bizim sizler üzerinde hüccetimiz ve bende Allah’ın hüccetiyim.[5]

Bu bağlamda insanlar gaybet döneminde iman ve inançlarını korumak için takvalı dinde derinleşmiş şartları taşıyan alimlere müracaat etmekle mükellef edilmişlerdir. Bu şekilde dinlerini bu değerli şahsiyetlerden öğrenebilir. Hayatlarında karşılarına çıkan bütün olayları dinin asıl kaynalarından elde edilmiş desturlarla uyumlu hala getirebilirler.

Ayan olduğu üzere eğer insanlar bu konuda üşengeçlik etmez ve gerekli çabayı gösterirlerse. Yalnızca gaybet döneminde ortaya çıkan fitnelerden, düşmanın ve kendinini din bilgini olarak tanıtan hilekarların tuzaklarından korunmuş olmazlar. Ayrıca  dini öğretiler çercevesinde hareket ettikleri ve doğru inanca sahip oldukları için Hz. Mehdi (a.f) zuhurunu ve ilahi hakimiyeti sağlayacak altyapıyıda sağlamış olurlar inşallah.[6]

 

 

 

 

 

[1] Bihar ul-envar, 2.c, 124.s.

[2] Kitab ul-gaybe, 104.s

[3] Bihar ul-envar, 70.c, 377.s; Mizan ul-hikme, 3.c, 465.s.

[4] Bihar ul-envar, 2.c, 6.s.

[5] İhticac, 2.c, 469.s

[6] Seyit sadık seyitnejad, dindari der asr gaybet, mecelleyi didar aşina, 1381, aban, sayı:29.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    9831 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Birbirini seven ve ilişkilerinde günaha düşmek istemeyen kız ve oğlan hangi şer’i yolla sorunlarını giderebilirler?
    16977 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Hekim olan Allah bu ikisini birbiri için yaratmıştır. Çünkü onlar birbirinin huzur kaynağıdır, birbirlerinin duygusal, ruhsal ve cinsel isteklerini karşılamaktadırlar.İslam iki tarafın da ihtiyaçlarının karşılanması için evliliğin (geçici veya daimi) çerçevesini belirlemiştir. Kadınla erkek ...
  • Niçin Abdulmuttalib oğlunun adını Abduluzza koymuştur?
    22722 تاريخ بزرگان 2008/07/22
    Abdulmuttalibin oğlu Ebu leheb (Haşim oğlu Abdulmuttalib oğlu Abduluzza) künyesi Ebu utbe’dir, Peygamber (s.a.a) efendimizin amcası ve aynı zamanda onun en katı düşmanlarından biridir. Annesi Beni Huzae kabilesinden Lubna ve eşi Harb ibn-i Umeyye’nin kızı ve Ebu süfyanın kız kardeşi, Ümm-i cemil adıyla tanınan Arvi veya Avra’dır. ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14387 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...
  • Ne zaman baba ve anne adına (onlardan vekalet ve niyabet olarak) namaz kılmak mümkündür?
    7573 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/28
     Diri bir kimse adına (onlardan naip ve vekil olarak) farz namaz ve oruç yerine getirmek caiz değildir. Mükellef olan her kes kendi farz namazlarını mümkün olan her şekilde yerine getirmelidir. (İster ayakta, ister oturarak, ister yatarak hatta işaret ile)İmam Humeyni ve diğer taklit ...
  • Şerî mesafe miktarı ne kadardır?
    5524 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/23
    A. Şerî mesafenin miktarı hakkında birkaç görüş vardır: Bazıları mesafe miktarının 22/5 km olduğu görüşündedir.[1] Bazıları şerî mesafenin 21/5 km olduğu fikrini taşımaktadır.[2] Bir grup da şerî mesafenin 22 ...
  • Cenabet olan kimse gusül almadan banyodan çıkarsa bütün bedeni necis sayılır mı?
    24678 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sorunun cevabını vermeden önce şu noktayı hatırlamamız gerekir: Cenabetten maksat necasetle bütün bedenin necis olması değildir. Cenabet gerçekte manevi necasettir. Meni bedenin tümünü değil yanlızca bedenin değdiği yeri necis eder, yıkamakla ve necasetin gidermesiyle değdiği yer pak olur. Örneğin cenabet olan ...
  • Kuran’a göre gençlerin toplumdaki rolü nedir?
    2910 Tefsir 2020/01/20
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    12947 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Nafile namazlarını hangi zamanlarda kılmak gerekir?
    10895 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Nafile namazlarını kılmak, farz namazları kılmak için hazırlık oluşmasına ve insanda farzları ve farz namazları yerine getirmeye dönük bir rağbet meydana gelmesine neden olur. Nafilenin en önemli etkisi, yakınlık hadisi adındaki hadiste belirtilen şeydir: İmam Sadık (a.s) büyük atası Peygamberden (s.a.a), Peygamber (s.a.a) Cebrail’den ve Cebrail de Yüce Allah’tan ...

En Çok Okunanlar