Gelişmiş Arama
Ziyaret
8535
Güncellenme Tarihi: 2012/03/12
Soru Özeti
Ubey b. Kab’ın şahsiyeti nasıl idi?
Soru
Ubey b. Kab’ın şahsiyeti nasıl idi? Ehli Beyt (a.s) onun hakkında ve kendisinden nakledilen rivayetler konusunda ne gibi bir görüş taşımaktaydı?
Kısa Cevap

Ubey b. Kab, Hz. Peygamberin en meşhur sahabelerinden biridir, Şia ve Ehli Sünnet’i içeren tüm Müslümanların yanında saygıya sahiptir. Şii kaynaklarında ondan sınırlı sayıda rivayet nakledilmiştir. Rical bilginleri, onu Allah Resulü’nün sahabelerinden ve vahiy kâtiplerinden saymışlardır. Kendisinden nakledilen rivayetler göz önünde bulundurulduğunda, onun Ehli Beyte (a.s) ve özellikle de İmam Ali’ye (a.s) yönelik sevgi ve muhabbeti kavranabilir.

Ayrıntılı Cevap

Ubey b. Kab, Hz. Peygamberin en meşhur sahabelerinden, Kur’an karilerinden ve kıraat ilmi uzmanlarından biridir.[1] Kendisi Şia ve Ehli Sünnet’i içeren tüm Müslümanlar nezdinde saygıya sahiptir.[2] Rical bilginleri, onu Allah Resulü’nün sahabelerinden ve vahiy kâtiplerinden saymışlardır.[3] Kendisinden nakledilen rivayetler göz önünde bulundurulduğunda, onun Ehli Beyte (a.s) ve özellikle de İmam Ali’ye (a.s) yönelik sevgi ve muhabbeti kavranabilir. Şii kaynaklarında kendisinden kalan rivayetlerinden birisi, İslam Peygamberinin halifesiyle ilgili hadiseler bağlamındadır. O, örnek bir katiyet ve kararlılıkla Ğadir Hum hadisesi ve hilafet hakkında Hz. Peygamberin hadislerini halka nakletmiş ve onlarla hilafeti gasp edenlere karşı mücadele etmiştir. Tabersi “İhticac” kitabında Ubey b. Kab’ın mücadelesini detaylıca nakletmiştir ve biz kısa olması için sadece onun bazı bölümlerine işaret ediyoruz: “Ebubekir’in Ramazan ayının birinci Cuma günündeki hutbesinin ardından Ubey b. Kab ayağı kalkmış ve şöyle konuşmuştur: Ey Allah’ın hoşnutluğunu göz önünde bulunduran ve Kur’an’da ilahi övgüye mazhar olan Muhacirler ve ey iman şehrinde sakin olan ve bu yüzden Allah’ın Kur’an’da övdüğü siz Ensar, unuttunuz mu yoksa kendinizi unutkanlığa mı vuruyorsunuz, ahdinizi mi bozdunuz yoksa dininizi mi değiştirdiniz, alçaklığı mı seçtiniz yoksa aciz mi oldunuz?! Allah Resulü’nün (s.a.a) (Ğadir günü) aramızda ayağa kalkıp Ali’yi karşımıza koyarak “ben kimin velisi isem Ali onun velisidir ve ben kimin nebisi isem Ali onun reisidir” diye buyurduğunu unuttunuz mu?! Allah Resulü’nün ona şöyle buyurduğunu hatırlamıyor musunuz: “Ey Ali senin benim yanımdaki konumun Harun’un Musa’nın yanındaki konumudur, sadece benden sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir. Benden sonra ümmetin sana itaat etmesi, tıpkı onların ben hayattayken bana itaat etmesi gibi farzdır .” Hz. Peygamberin “her ne zaman sizin aranızda olmadıysam ve Ali’yi size halife kıldıysam, kendim gibi bir ferdi size atamışımdır” diye buyurduğunu unuttunuz mu? Hz. Peygamberin vefat etmeden önce bizi Fatıma’nın evinde topladığını ve şöyle buyurduğunu unuttunuz mu: Yüce Allah Musa’ya ehlinden bir kardeş seç, onu nebi karar kıl ve onun ailesini evlat edin ta ki onları her afetten koruyayım ve her şek ve şüpheden temizleyeyim diye vahyetti. Musa, Harun’u kardeşliğe seçti ve onun evlatlarını kendisinden sonra İsrailoğullarının önderleri karar kıldı. Şimdi de Yüce Allah sen de Ali’yi kardeşliğe seç ve onun evlatlarını kendi evlatların say (ümmetin imamları kıl) ki ben onları tıpkı Harun’un evlatları gibi temizledim ve bil ki ben nübüvveti senin ile sona erdirdim ve senden sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir diye vahyetti”, işte o evlatlar hidayet bulmuş imamlardır. Allah’a yemin olsun ki siz Peygamberin vefatından sonra onun ahdine vefa göstermediniz ve onun itreti hakkında ihtilafa düştünüz ve diğerleri de bu meselede kendi görüş ve düşüncelerine başvurdu.”[4] Bütün bu hususlar Ubey b. Kab’ın velayete bağlılığını ve Hz. Peygamberin (s.a.a) İmam Ali (a.s) hakkındaki buyruğuna bağlı olduğunu ve de bu hususu yaydığını göstermektedir. Ubey b. Kab, Hz. Peygamberin vefatından birkaç yıl sonra dünyadan göçmüştür. Kendisinin vefatı hakkında ihtilaf vardır; bir grup onun Osman döneminde vefat ettiğini belirtmektedir. Ama İbn. Hacer’in “el-Esabe” kitabında öne sürdüğü görüşe göre, kendisi Ömer’in hilafeti döneminde ve Hicri 22 yılında vefat etmiştir.[5] Son olarak Şii kaynaklarında Ubey b. Kab’dan pek rivayet bulunmadığını ve bu yüzden kendisinin rivayetleri hakkında Ehli Beytin (a.s) bir görüşüne rastlanmadığını hatırlatırız.

 


[1] İbn. Abdülbir, el-İstiab Fi Marifeti’l-Ashab, c. 1, s. 65, Daru’l-celil, Beyrut, 1412 k.

[2] Örneğin Ehli Sünnet kaynaklarında nakledildiği üzere ikinci halife ona “Müslümanların efendisi” lakabını vermiştir; bkz: İbn. Esir, Esedü’l-Ğaye, c. 1, s. 61, Daru’l-Fikir, Beyrut, 1409 k.

[3] Allame Hilli, Kitab-ı Rical, s. 22, Daru’z-Zahair, Kum, 1411 k.

[4] Tabersi, Fazl b. Hasan, İhticac, tercüme-i Mazenderani, c. 1, s. 254 – 260, İntişarat-ı İslamiye, tahran, 1381 ş.

[5] Askalani, İbn. Hacer, el-Esabe, c. 1, s. 181, Daru’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut, 1415 k.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Eğer bir kimse kendi kesilmiş elinin diyetini talep ediyorsa ve bu kişi zina suçundan dolayı recme mahkûm edilmiş ve recim edilmeden önce vefat ederse onun kesilmiş elinin diyeti yine elini kesenin üzerinde vacip midir?
    5092 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Söz konusu soru birkaç taklidi merci defterine gönderildi bu defterlerce verilmiş olan cevaplar şöyledir: Ayetullahe'l-uzma MEKARİMİ ŞİRAZİ'NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Evet, diyetini varislerine vermelidir.Ayetullahe'l-uzma SİSTANİ'NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Diyet sabittir. Recim ile ...
  • Mukaddes Zebur hangi peygamberin ve hangi dinin kitabıdır?
    119040 Tefsir 2014/06/23
    Zebur Hazreti Davut’un (a.s.) kitabıdır. Allame Tabatabai “Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık”[1] ayeti kerimenin tefsirinde şöyle diyor: zahiren Zebur’dan maksat Hazreti Davut’a verilen kitaptır. Zira kur’an’nın başka bir yerinde Allah Teala şöyle buyuruyor: “Davut’a ...
  • Uykuda ve baygınlıkta ruhun faaliyetleri farklı mıdır?
    17171 İslam Felsefesi 2010/08/15
    Uyanıkken ruhla beden arasındaki tepkileşim, uykudakinden tamamen farklıdır. Bu yüzden İslami öğretilerde uykuya ölümün kardeşi denmiştir. Bilimin uyku sırasında ruhla beden arasındaki değişken ilişki hakkında bilgisi yoksada uyku sırasında baş gösteren bazı bedensel değişiklikleri keşfedebilmiştir. Labaratuvar çalışmalarına göre insanın ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    5584 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • İmam Sadık’ın (a.s) buyurduğu: ‘İlimin 25 harfi İmam Zaman (a.f) zuhur ettiğinde ortaya çıkacaktır.’ sözünden maksat nedir?
    9841 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/18
    İmam Zaman’ın (a.f) zuhurunda ortaya çıkacak önemli meselelerden biri maddi ve manevi ilimlerin gelişmesidir. Gerek sorudaki rivayette, gerekse başka rivayetlerde o dönemde ilim en yüksek seviyesine çıkacağı belirtilmiştir.Dikkat etmek gerekir ki bu rivayet ve diğer rivayetler bütün insanların 27 harfi hemen öğreneceklerini söylemiyorlar. ...
  • Anne ve Babaya karşı çocukların vazifeleri nelerdir?
    19139 Pratik Ahlak 2011/07/04
    Anne ve babanın (valideyn) hukukuna riayet edilmesi çok önemli bir konudur. Bu konu o kadar önemlidir ki kur’anı kerimin birkaç ayetinde Allaha şirk koşulması nehiy edildikten hemen sonra anne babanın hukukuna riayet edilmesine dikkat çekilmiş ve buna yönelik emir verilmiştir. Hadislerde de bu konu en faziletli ...
  • Ahbaricileri nasıl cevaplandırmalıyız?
    5802 Eski Kelam İlmi 2012/08/01
    Ahbariciliğin mebnasını iki kısma ayırabiliriz: Birincisi epistemolojiktir. Diğeri dini öğretileri elde etmek için takip edilen yöntem problemidir. Epistemolojik bağlamda ahbariler dini öğretileri elde etmek için kabul gördükleri tek bilgi kaynağı rivayetlerdir. Ahbariler “kütübi arb’ada”; dört kitapta (Şianın rivayetler bazında kabul gördükleri dört kaynak kitap) zikredilen tüm rivayetler ...
  • Peygamber (s.a.a) zamanında ve Peygamber (s.a.a)’den önce kadınların tesettürü nasıldı?
    11760 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/29
    Bazen tesettür kelimesi yerine hicap kelimesi kullanılmaktadır; hicap sözlükte; perde, örtü ve iki şey arasındaki engel ve ayırıcı anlamına gelmektedir. Tabi müfessirlerin ve araştırmacıların söylediği gibi, hicap kelimesinin kadınların örtüsü anlamında kullanılması günümüzde ortaya çıkmıştır, yani yeni bir terimdir. Geçmişte, özellikle fakihlerin kullandığı kelime, ...
  • Zaman nedir? İnsan tarafından kontrol edilebilir mi?
    12988 İslam Felsefesi 2011/11/22
    Filozofların önemsedikleri ve görüş ayrılığına düştükleri felsefî önemli konulardan birisi zaman meselesidir. Zaman hakkında değişik teoriler öne sürülmüştür. Meşhur filozoflar şöyle demektedir: Zaman hareketin miktarıdır, müstakar olmayan bir varlıktır ve hareketle vardır. Hareket onu taşır. Molla Sadra şöyle der: Zaman hareketin miktarıdır ve hareket etmeleri açısından hareket eden şeylerin ...
  • Kadın evladına süt vermeden dolayı kocasından ücret talep edebilir mi?
    5429 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Şu noktaya dikkat etmek zorunludur: İslam’da fıkhî hükümler ve ahlakî usuller birbirini tamamlar ve aralarında hiçbir ayrılık ve uyuşmazlık bulunmaz.[1] Bundan dolayı fertlerin hakkı sıfatıyla bazı hükümler ispatlanmış olsa da ve yükümlü bu haktan fıkhî bir hüküm sıfatıyla istifade edebilse de, dinsel öğretilerde ahlakî ...

En Çok Okunanlar