Gelişmiş Arama
Ziyaret
6742
Güncellenme Tarihi: 2009/02/22
Soru Özeti
İmamlar, ne zaman şehid olacaklarını bildikleri halde, buna engel olmak için neden önlem almadılar?
Soru
Masum İmamlar (a.s) gaybtan ne zaman ve nasıl şehid olacaklarını bildikleri halde buna engel olmak için herhangi bir önlem almadılar. Neden?
Kısa Cevap

Cevabın anlaşılabilmesi için önce bir kaç noktaya açıklık getirmek gerekir:

1- Masum İmamlar (a.s), kendi şehadetlerinin yer ve zamanı da olmak üzere acaba bütün olayları biliyor muydular? Bunun kendisi incelenmesi gereken bir konudur ve ispatlanmış değildir.

2- Masum İmamlar (a.s)’ın kendi şehadetlerinin yer ve zamanını gaybi ilimle bildiklerini varsayarsak, o zaman bu şunu ifade eder ki:

a) Her insan bir gün ölecektir ve ilmi ne düzeyde olursa olsun kimse bu kaideden müstesna değildir. Yani insanın ilmi onun ölüm ya da şehadetine engel teşkil etmez.

b) Allah’ın kaza ve kaderi kesinleştiğinde hiçbir şekilde değişmez.

c) Masum İmamlar (a.s)’ın gayb'tan şehadetlerinin yer ve zamanını bilmeleri sadece kesinleşmiş bir olayı bildikleri anlamına gelmektedir. Onların (a.s) bu kaza ve kadere razı olmaları, makamlarını da daha da yükseltmektedir.

Sonuç: Allah’ın kesin isteği olan en güzel ölüm şekli olan şehedete ermeğe engel olmak, Allah’ın isteğine razı olmamak demektir ki, böyle bir şey Masum İmamlar (a.s)'dan asla beklenmez. Onların (a.s) söz ve amelleri, her zaman ilahi kazaya razı, Allah’ın emrine teslim olduklarını ortaya koymaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için her şeyden önce İmamlar (a.s)'ın ilimlerinin ne şekilde olduğunu kısaca beyan etmemiz, ondan sonra ölüm ve şehadetlerinin zamanını bilmelerine rağmen neden buna engel olmadıklarına bakmamız gerekir.

Masum İmamlar (a.s)'ın Allah’ın izniyle her şeye tam ve mutlak gaybı ilimleri olduğu, yani şehadetlerinin yer ve zamanını da bilmek gibi geçmiş ve gelecekte ki tüm olayları bildikleri konusu ihtilaflıdır. Kur'an'ın öğretilerine göre gaybı tam olarak yalnızca Allah bilmektedir; zira bütün alemlere her yönüyle hakim olan O'dur. Bunu, Rad/4, Yunus/20, Nahl/65 gibi ayetlerde görebiliriz. Bazıları bu ve benzeri ayetlere dayanarak İmamlar (a.s)'ın şehadetlerinin yer ve zamanını bilmek gibi geniş ve kapsamlı bir ilimlerinin olmadığını söylüyorlar.

Ancak Şia alimlerinin bazıları, Al-i İmran/179, Cin/26 ve 27 gibi ayetlere dayanarak diyorlar ki: 'Allah-u Teala gaybı ilmi resullere vermektedir.' Yine ilahi evliyalarında kısmi olarak gaybı bildiklerine inanmaktalar. Masum İmamlar (a.s)'ın rivayetlerinden de bu mana çıkmaktadır. İmam Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: 'İmam bir şeyi bilmek istediğinde Allah onu Ona öğretir.'[1]

Bu gibi ayet ve rivayetler ile peygamberlerin insanları maddi ve manevi olmak üzere her yönüyle hidayet etme görevleri dikkate alındığında Onların bu görevlerini iyi bir şekilde yerine getirmek için büyük bir ilme ihtiyaç duydukları açıktır. Peygamberlerin halifeleri olan İmamlar da aynı hükme sahiptir. Onlar da kendi şehadetlerinin yer ve zamanını bilmeleri de olmak üzere gaybı ilimden büyük bir paya sahiptirler.[2]

Masum İmamlar (a.s)'ın kendi şehadetlerinin yer ve zamanını bildiklerinin ispatı halinde demek gerekir ki:

a) Bütün insanlar bu dünyaya gelir ve giderler. Her doğan bir gün şöyle ya da böyle ölecektir. Kur'an-ı Kerim buyuruyor: 'Her nefis ölümü tadacaktır.'[3] Yani herkes ölecektir. Çok az sayıdaki Allah'ın has dostlarının dışında kimse ne zaman öleceğini bilemez. Ölümlerin üzerlerinin kapalı olması, insanın her an ölebileceği, bu yüzden günah işlememesi ve tövbeyi geciktirmemesi gerektiği anlamına gelmektedir. Ölümlerin içinde en üstün ölüm ise şehadettir. Allah-u Teala kendi yolunda ölenleri ölü kabul etmiyor. Onlar, Allah katında rızıklanan dirilerdir diye buyurur.[4]

Gaybı ilme sahip olan Masum İmamlar (a.s)'ın hepsi bu şekilde öldüler, yani şehid oldular. Ancak, insanın ilmi onun ölmesine veya şehid olmasına engel teşkil etmez. Ne zaman öleceğini bilmek ölüme engel olunacağı manasına gelmemektedir.

b) Kaza ve kader -ister kişiler için olsun, ister ümmetler için- kesinleşmişse asla değişmez. Allah-u Teala buyuruyor: 'Mukadder olan o zaman gelip çattı mı, onu ne bir an geriye atabilirler, ne bir an ileriye alabilirler.'[5]

c) Masum İmamlar (a.s)'ın da gaybı ilimleri vardı. Allah'ın kaza ve hikmeti şehid olmalarını gerektirmediğini bildikleri sürece kendilerini ölümden korurlardı. Rivayetlerde, İmam Hadi (a.s) hastalığından iyileşmek amacıyla birini dua etmesi için Kerbela'ya gönderdiği, İmam Kazım (a.s)'ın Harun er-Reşid'in verdiği zehirli hurmayı yemeyip, 'Henüz vakti gelmemiştir.' diye buyurduğu, İmam Bakır (a.s)'ın 'Biz sultanın şerrini defetmek için falan duayı okuruz.' dediği nakledilmiştir.[6]

Bütün bunlar, Masum imamlar (a.s)'ın canlarını korumak için çaba gösterdiklerini ortaya koymaktadır.

d) İnsan şehid olacağını önceden bildiği halde, Allah'ın rızasını kazanmak, Onun emrine teslim olmak için, isteyerek savaş meydanına gitmesi insanın makam ve derecesini artırır.

İnsan eğer böyle bir ilahi rızaya erişirse kesinlikle insaniyetin üstün derecelerine ulaşmış olacaktır. İmam Bakır (a.s) buyuruyor: 'Masum İmamlar (a.s)'ın başına gelen bunca musibet Allah'ın kesin kazası ve Onların kendi seçimleriyle oldu. Hepsi bunu biliyordu… Bütün bunlarda Allah'ın Onlar için istediği derece ve kerametlerden (onur ve değerlerden) dolayıdır.'[7] Allah'ın isteğine uygun olan en güzel ölüm şekline engel olmak demek, Allah'ın isteğine razı olmamak demektir. Böyle bir şeyi Onlardan (a.s) beklenmek asla makul değildir. Bu şekilde bir ölüm, yani Allah yolunda şehid olmak Masum İmamlar (a.s)'ın en büyük arzuları idi. Bu arzuya ulaşmak için hep dua ederlerdi. Örneğin İmam Hüseyin (a.s), kendisinin ve ashabının şehadetini biliyordu ve buna razıydı. Çünkü Onun (a.s) şehadetinin İslam’ın kalmasında en büyük etken olacağını biliyordu. Böyle bir ölümden kaçsaydı bu etki ve faydaları verecek bir şehadete nerede ulaşacaktı?

Yukarıda söylenenler göz önüne alındığında şöyle bir sonuç alıyoruz: Masum İmamlar (a.s), Allah'ın kesin kazasını bildikleri yerlerde, rıza ve teslim makamına sahip olduklarından buna razı olurlardı, bunun dışında canlarını korumak için çaba göstermekten geri durmazlardı.



[1] -Kuleyni, Usul-u Kafi, c.1, İmamlar (a.s) Bir Şeyi Bilmek İstedikleri Zaman Bildirilir babı, hadis, 3; daha fazla bilgi için bkz: İnsan ve Gaybı İlmi Bilme, soru: 150, (site: 1056).

[2] - Gaybı bilmek her zaman kemalin göstergesi değildir, hatta bazen eksikliktir. Örneğin Hz. Ali (a.s), Hz. Peygamber (s.a.a)'in hicret edeceği gece yerinde yattığı zaman, her hangi bir tehlike olmayacağını bilseydi bu Onun (a.s) için bir fazilet sayılmazdı; zira bu durumda herkes orada yatmak isterdi. Burada gaybı bilmemek fazilettir. (Kıraati, Tefsir-i Nur, c.4, s.245)

[3] - Al-i İmran/185

[4] - Al-i İmran/169

[5] - A'raf/34

[6] - Maktel-i Hüseyin (Mukarrem), s.57

[7] - a.g.e. s.61

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Musa Mubarka’nın yaşamı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
    6264 تاريخ بزرگان 2010/12/28
    Ebu Cafer Musa Mubarka’, İmam Muhammed Cevad b. Ali Rıza b. Musa b. Cafer’in (a.s) oğludur. O, h.k. 296 yılının rebiü’s sani’ ayında vefat etmiştir.[1]Umdet-ut Talib kitabında onun hakkında şöyle yazılıdır: O, İmam ...
  • Fakirlere infak etmenin felsefesi nedir?
    7280 Tefsir 2012/06/11
    Bazen falankes fakirdir ve mutlaka bir şey yaptığı için Allah onun fakir kalmasını istiyor; biz zenginiz ve mutlaka işlediğimiz bir amelden dolayı Allah’ın lütfü kapsamına girmişiz, o halde ne onların fakirlikleri ve ne de bizim zenginliğimiz hikmetsiz değildir!! Denilir. Hâlbuki infak emrinin çeşitli hikmet ve felsefeleri vardır. ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    21747 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Neden Hz İsa Ruhullah olarak adlandırılmıştır?
    13763 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Bazı özellikler değişik ve birçok şey ve bireylerde bulunmasına karşın, bir takım deliller nedeniyle özel bir birey veya şeyde belirgin olarak ilan edilir. Örneğin Allah’ın olan tüm gökler ve yeryüzü arasında Kâbe’nin Allah’ın evi olarak tanıtılması bu kabildendir. Bu anlamda tüm peygamberler ve mümin bireyler Allah’ın ruhuna ...
  • İslam dininin erkeklerin bakımı ve kişisel temizliği için tavsiyeleri nelerdir?
    3482 Teorik Ahlak 2019/10/09
  • Abdest ve teyemmümün felsefesi nedir?
    9350 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/12
    Banyo yapıldığı zaman ortaya çıkan şey dış temizliktir. Dış temizliğin yanı sıra, manevi temizlikte namazın şartlarındandır. Bu da ancak abdest ve gusülle gerçekleşir. Su kullanma imkanı yoksa, manevi ve batıni taharet için, abdest ve guslün yerine teyemmüm alınır. Ama bu, teyemmümün dış temizliğe faydası olmadığı ...
  • Erkeğin kısa kollu gömlek giymesinin hükmü nedir?
    4228 2019/01/23
    Taklit Mercilerin fetvası üzere erkeklerin avret yerlerini örtmesi vacip bunun dışında kalan yerleri örtmesi vacip değildir. Ancak giyim tarzı ve bedenin çıplaklığı namahremin günaha düşmesine yol açacağını bilirse hüküm değişir. Her halükarda sünnet erkeğin örfen örtüğü yerleri namahrem karşısında örtmesidir.[1] Buna göre erkeğin hicabı ...
  • Çocukların bakımı, birbirlerinden ayrılmış anne ve babadan hangisinin üzerinedir?
    7916 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/24
    Çocukların nafakasını (bakım masraflarını) karşılamak babanın üzerinedir. Ama çocukların bakımı, büyültmesi ve terbiye edilmesi yaşları ve kız ve erkek çocuğu olmaları hasebiyle farklılık göstermektedir.imam Humeyni bu soruyu şöyle cevaplandırmıştır: Erkek çocuğunun bakımı iki yaşına kadar ve kız ...
  • Müfessirlerimiz nuşüz ayetindeki (kadınları dövünüz anlamında olan) “vadribuhunne” sözcüğünü nasıl tefsir veya tevcih etmişler?
    14207 Tefsir 2010/01/02
     İslami öğretilerde kadınlar değerli bir konuma sahiptirler. Peygamber (s.a.a) ve imamların (a.s.) rivayetlerinde kadınlar övülmüş ve temcit edilmişler. Rivayetlerimizde salih kadın, bereket ve hayır kaynağı ve en değerli varlık olarak tarif edilmiştir. Hakeza cezalandırılması ...
  • Fasıklık (sefahat) ne anlama gelir ve kimlere Fasık denir?
    3981 Tefsir 2020/01/20

En Çok Okunanlar