Gelişmiş Arama
Ziyaret
12304
Güncellenme Tarihi: 2009/07/04
Soru Özeti
Neden Kur'an-ı Kerim'de Allah-u Teala için bazen tekil, bazen de çoğul zamirler kullanılmıştır?
Soru
Allah-u Teala, neden kendisi hakkında bazı ayetlerde “biz” bazılarında ise “ben” zamirlerini kullanmıştır?
Kısa Cevap

Allah-u Teala birdir ve bu yüzden kendi yaptıklarından bahsederken kelime ve zamirlerin tekil olması gerekir. Nitekim Kur’an’ı Kerim’de kendisini defalarca bu şekilde ifade etmiştir. Ama gerek Arapçada, gerekse başka dillerde bazen tekil zamirlerin kullanılması gereken yerlerde çoğul zamirler kullanılmaktadır. Bunun çeşitli nedenleri vardır ki bu nedenlerden bazıları şunlardır:

 

1- Muhataba kendi yüceliğini bildirmek

2- Yaptığı işin önemini göstermek

3- İşlerin yapılması için vasıta olan sebeplere (o sebepleri de kendisi icat etmiş olsa bile) dikkat çekmek

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzun cevabına geçmeden önce iki noktayı belirtmek gerekir

 

1- Ayrıntıları kelam ilminde açıklandığı üzere Allah'ın bir olduğu konusunda birçok delil vardır. Allah'ın bir olmasının manası şudur: Hiç kimseye ve hiç bir şeye ihtiyaç duymadan ve dayanmadan yaratmak, rızık vermek, hidayet etmek, öldürmek vs. işleri yalnız başına yapar. Kelam ilminde bunlara yaratmada tevhid, rızıkta tevhid, hidayette tevhid… denmektedir.

 

2- Allah'ın bir olması demek, hiç kimsenin ve hiç bir şeyin yaratma, rızık verme, hidayet vb. fiillerde hiç bir şekilde sebep olmayacakları manasına gelmez. Aksine Allah-u Teala'nın hikmeti fiillerinin çoğunu sebepleriyle ve kendi mecrasında yapmayı gerektirmektedir.[1] Örneğin, Allah-u Teala direkt ve herhangi bir vasıta olmadan hastaya şifa verebilir, aç olanı doyurabilir veya sapmışları hidayet edebilir, ama hikmeti gereği işleri kendi sebepleriyle ve kendi mecrasında olmasını istemektedir. Yani açları kendi yarattığı ekmekle doyurmakta, hastalara kendi yarattığı ilaçla şifa vermektedir. Burada ekmek, doktor ve ilaç hepsi Allah'ın izniyle etki etmekte, kendine has neticeyi vermektedirler. Ekmek, doktor, ilaç, su vs. tümü varlığını daima Allah'tan almaktadır ve Onun isteğiyle böyle etkilere sahiptirler. Öyleyse bu etkilerin Allah'ın tevhid ve birliğinin çeşitli boyut ve açılarıyla herhangi bir çelişkisi yoktur. Onlar Allah'ın şerikleri değildirler, gösterdikleri etkileri dahil her şeyleriyle Ona muhtaçtırlar.

 

Buraya kadar söylenenleri göz önüne aldıktan sonra asıl cevaba geçebiliriz:

 

Allah birdir, bu yüzden kendi fiillerinden bahsettiği zaman tekil zamirler kullanması gerekir ki,[2] Kur’an’da defalarca bu zamirler gelmiştir.[3]

Ancak Arapça ve diğer bütün dillerde bazen konuşmacı çeşitli nedenlerden dolayı “Ben bu işi yaptım” yerine “Biz bu işi yaptık” demektedir. Bunun bazı nedenlerin şöyledir:

 

1- Kur'an-ı Kerim, insanlarla iletişiminde en iyi vasıta olarak onların kendi konuştukları dili seçmiştir. Çoğu kez erkekler için kullanılan zamir ve vasıflar erkek kadın herkesi kapsayacak bir anlamı ifade eder. Örneğin Kur'an-ı Kerim'de de “Siz (hepiniz) Allah'a muhtaçsınız…” ayetinde “Entüm” (Siz) zamiri erkekler içindir. Halbuki, hitap geneldir, erkek-kadın herkesi kapsamaktadır. Aklı olan herkes maksadın yalnızca erkekler değil bütün insanlar olduğunu anlar.

 

Tekil ve çoğul zamirler konusunda da insanların defalarca tekil zamir yerine çoğul zamir kullandıklarını görmekteyiz. Örneğin “biz geldik siz yoktunuz” cümlesinde “biz” ve “siz” zamirleri çoğuldur, ama saygı, yüceltme ve onurlandırmak amacıyla tekil yerine çoğul zamiri kullanılmıştır. Allah-u Teala da kendi yüceliğini bildirmek için “biz” zamirini kullanmaktadır.[4]

 

Demek ki, konuşmacı muhataba azametini ve yüceliğini bildirmek için “ben” yerine “biz” kelimesini kullanılabilir. Yine Kur'an'dan örnek verecek olursak Fetih suresinde “Şüphe yok ki biz, sana apaçık bir fetih vermişizdir.” diye buyurmaktadır.

 

Bazı müfessirler diyorlar ki: Allah-u Teala, burada kendi azametine işaret etmek için “Biz, Mekke şehrini fethettik” diye buyurmuştur. Fetih, azametin alameti olan “biz”le uyuştuğundan dolayı “biz” zamiri kullanılmıştır. Bu nokta “Şüphesiz biz seni şahid… olarak gönderdik.” ayetinde de vardır.[5]

 

2- Konuşmacı bazen de yaptığı işin önemini göstermek için “ben bu işi yaptım” yerine “biz bu işi yaptık” demektedir. Örneğin Allah-u Teala: “Biz onu Kadir gecesinde indirdik”, “Biz kevseri sana verdik” diye buyurarak Kur'an'ın ve Kevser'in azametini ortaya koymaktadır.

 

3- Allah-u Teala bazen, bir işin yapılmasında vasıta olan sebeplere dikkat çekmek için “ben yaptım” yerine “biz” yaptık diye buyurmaktadır. Allame Tabatabai el-Mizan'da, Rad suresinin 4. ayetinin tefsirinde şöyle buyuruyor: “Bu şekilde Biz bazısını bazısına üstün ettik” ifadesi şu manaya işaret edebilir: Arada, Allah’ın dışında da Onun emriyle amel eden ilahi sebepler vardır ki hepsi yine Allah Teala'nın izniyle etki etmektedirler.[6]

 

Tefsir-i Numune de ise Yunus Suresinin 61. ayetinin tefsirinde şöyle yazıyor: Allah-u Teala her yönden bir olmasına rağmen Onun hakkında çoğul kelime ve zamirlerin gelmesi makamının yüceliğine işarettir. Emrine her zaman amade memurlar olduğu için hem Allah’tan, hem de emrinde ki o diğer memurlardan bahsedilmektedir.[7]

 

Bazen bir ayette üç hikmetin üçü de bulunabilir; yani hem failin azametine, hem fiilin büyüklüğüne, hem de sebeplere dikkat çekilmektedir. Bu nedenden dolayı çoğul getirilmiş olabilir. Örneğin, “Biz onu kadir gecesinde indirdik” ayetinde üç hikmette bir aradadır.



[1] - 'Allah, işleri sebepler olmadan yapmaktan çekinir.' el-Kafi, c.1, s.183, Bab-ul Marifet-il İmam ve'r Reddi İleyhi

[2] - Bu durumda, Allah neden bazı yerlerde tekil zamir getirmiştir? Diye sormanın bir mnası yoktur, sadece şöyle bir soru akla gelebilir, Allah neden hep tekil zamir kullanmamıştır? Konunun devamında bu sorunun cevabını aramaya çalışacağız.

[3] - Örneğin “Çağırın beni icabet edeyim size…” (Ğafir/60) ayetinde olduğu gibi.

[4]- Daha fazla bilgi için bkz: Mekarim Şirazi, Porsişha ve Pasuhha, c.3, s.256

[5] - el-Mizan (Farsça tercüme), c.18, s.385

[6]- a.g.e. c.11, s.401 

[7] - Tefsir-i Nümune, c.6, s.358; yine bkz: Misbah Yezdi, Maarif-i Kur'an, s.106-114

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Takva ile Vera (nefsine hâkim olma) arasında ne fark var?
    3119 Hadis 2020/01/20
  • Sovban’ın be gibi bir şahsiyet taşımaktadır? Ehli Beytin (a.s) kendisi ve rivayetleri hakkındaki görüşü nedir?
    5554 تاريخ بزرگان 2012/03/12
    Kendisinden «ثوبان مولا رسول الله» diye söz edilen Sovban, Hz. Peygamber (s.a.a) tarafından özgürleştirilen ve özgürleştikten sonra Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehli Beytin (a.s) dostu olan kölelerdendir. Onun Hz. Peygamber (s.a.a) ve ailesine yönelik büyük sevgi ve ilgisi hakkında bazı hadis kitaplarında bir takım rivayetler nakledilmiştir. ...
  • Niçin evli erkekler eşlerinin izni olmadan geçici evlilik yapabiliyorlar?
    8099 فلسفه غرب 2009/12/20
    Cinsel istek, en güçlü cismi isteklerden birisidir ve insanın diğer doğal istekleri gibi bu cinsel istek de doğru bir şekilde karşılanmalıdır. Çünkü insanın doğasından kaynaklanan istekleri söndürmek mümkün değildir. Eğer bu istekleri bastırmayı başarsak dahi, bu akıllıca bir iş değildir ve yaratılış ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5094 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • İmam Humeyni’nin (r.a) inancına göre velayet-i fakih taabbudi bir esas mıdır?
    6905 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/24
    Taabbud, yüce Allah’a kulluk ifadesi ve O’nun emirlerini sorgulamaksızın kabul etmektir. Bu anlamıyla Yüce Allah’ın rızasını kazanma doğrultusunda atılan her adım bir tür taabbud sayılır ve eğer velayet-i fakih de bu hedef doğrultusunda kabul edilirse taabbudun bir örneği haline gelir. Lakin din âlimleri “taabbud” ve “taabbudi” kavramları ...
  • İslam Dinin Zarurileri Nelerdir?
    5029 Genel Konular Ve Istılahlar 2014/06/23
    Dinin zarurileri din sahibi tarafından açık bir şekilde tespit edilmiş şeylerdir. Dinin zaruri has ve genel olmak üzere iki kısımdır: Has zaruriler din sahibi tarafından o dinin genel insanları için değil, belki has kişileri için açık bir şekilde sabit olunmuş şeylerdir. Genel zaruriler ise söz konusu dine ...
  • Eğer din aklın teyit ettiği bir şey ise neden insanlardan akıl sahibi olan bazı kimseler dindar olmamış ve hiçbir dine girmemişlerdir?
    7520 Yeni Kelam İlmi 2012/09/15
    “Akıl” kelimesi farklı metin ve ortamlarda farklı anlamlarda tefsir edilmiş. Bazen akıl örfi bir tarife sahiptir. Akıllı insan ve akıllı kişiler anlamında kullanılmış. Bazen de aklın manası filozofların felsefi konularda söylemiş olduğu şey anlamında almışladır. Şöyle tabir etmişlerdir ki felsefi konular akli konulardır. Akıl hakkında başka bir ...
  • Bir malın humusu verildikten sonra ona yeniden humus vacip olur mu?
    5370 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bilindiği üzere humus, füru-u dinden olup İslam’ın önemli farzlarından biridir ve ibadet sayılmaktadır. Bu yüzden kurbet kastıyla (Allah’ın emrini yerine getirmek niyetiyle) yerine getirilmelidir.Mal ve sermayeye humus geldiğinde bir kere humusları verilirse üzerinden uzun yıllar geçse de ona artık humus gelmez. Ama mal ...
  • Hz. Ali’nin (a.s) Osman’ın icraatları hakkındaki sözü ahlak ve edepten uzak değil midir?
    11806 Masumların Siresi 2010/11/27
    Osman, kendi yaptıkları neticesinde (Müslümanların beytülmalinde israfta bulunmak ve kabilecilik yapmak vb.) Müslümanların ezici çoğunluğunun itirazına maruz kalmış bir halifedir. Öyle ki tüm Müslümanlar ona karşı ayaklanmış ve kendisinin evine hücum etmiştir. İmam Ali (a.s) İslam Peygamberinin hilafet makamını savunmak için onun öldürülmesini engellemek için önleyici ...
  • Zırar mescidinin anlamı nedir? Onun inşa edilme hikâyesi nedir?
    10875 tarihi Yerler 2012/03/12
    “Zırar” Arapçada mufaale babından olup bilerek[1] zarar verme[2] anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de Tövbe suresinde Zırar mescidi macerasına işaret edilmiştir. Zırar mescidinin bu adla adlandırılmasının nedeni, bir grup münafığın İslam ve Müslümanlar aleyhine olan kendi kirli emellerini hayata geçirmek ve Hz. Peygamber ...

En Çok Okunanlar