Gelişmiş Arama
Ziyaret
6942
Güncellenme Tarihi: 2011/06/21
Soru Özeti
Arafat sahrasında durmak (vukuf) nasıl insanın kendini tanımaya neden olu verir?
Soru
Arafat sahrasında durmak (vukuf) nasıl insanın kendini tanımaya neden olu verir?
Kısa Cevap

Arafat Mekke etrafında olan bir yerin ismidir. Hac yapan bir kimsenin zil'hicce ayının dokuzuncu gününde orada vukuf yapması (durması) vaciptir. Arafat kelimesi etimolojik olarak "a-r-f" kökünden gelme ve tanıma anlamındadır. Bu mekân birçok marifetlere ve tanımalara neden oluyor. Kendini ve Allah ı tanımayla alakalı bilgi ve marifette bu bilgiler arasındadır. Bu sebepten dolayıdır ki bu mekân bu ismi almış. Burada vukuf eden bir kimse bir taraftan kendi ihtiyaçlarına ve işlemiş olduğu günahlarına teveccüh eder, diğer taraftan Allah'ın azametine, lütfüne ve ikramlarına vakıf olur ve farkına varır. Dolayısıyla işlemiş olduğu günahlardan ve yapmış olduğu aksaklıklarına itiraf eder ve onlarda ötürü tövbe yapar.

Elbette dikkat edilmelidir ki Arafat'ta durmak ve vukuf yapmak tefekkür ve bilinçle birlikte olursa kendini tanıma bilgisine neden oluverir. Arafat'ta tefekkür ve bilinçsiz vukuf etme eylemi her ne kadar fıkıhsal olarak insan üzerindeki teklif ve yükümlülüğü kaldırıyor ise de ama kişiyi bu marifete ve dolayısıyla kendini tanımaya neden olmuyor.

Ayrıntılı Cevap

Arafat Mekke'nin kuzeyinde ve harem olan mıntıkanın haricinde kalan bir bölgenin ismidir. Zil'hicce'nin dokuzuncu gününün öğle vaktinden akşam vaktine kadar hac-i tamatu (fazr hac) niyetiyle ihrama girmiş olan bir kimsenin orada vukuf yapması vaciptir. Arafat'ta vukuf yapmanın fazileti oldukça fazladır. İmam Sadık (a.s.) Arafat'ın önemliliği hakkında şöyle buyurmuş: "Ramazan ayı gelip geçtikten sonra af edilmemiş bir kimse varsa gelecek ramazan ayına kadar af edilmesine ümit yoktur. Bu ümit sadece Arafat'ı derk eden bir kimse için doğcaktır".

Arafat kelimesi etimolojik olarak "a-r-f" kökünden gelme ve tanıma anlamındadır. Arafat'ta durulmasının nedeni şudur: Burada vukuf eden insan dini ilimler ve öğretilerine vakıf olup varlık âlemine hâkim olan ilahi nizamın sırlarından haberdar olur. İmam Hüseyin'in (a.s.) Arafat'ta okuduğu duasında insan ve kendini tanıma bağlamında kâmil bir şekilde tanımlama müşahede ediyor olduğumuz gibi. Hac farzını yerine getiren bir kimse Arafat'ta vukuf ederken kendine gelir, durumunu ve işlemiş olduğu bütün işlerin muhasebesini yapar. Her hangi bir hata yaptığını fark ederse hemen tövbe eder. Burada hakkında bilgi edilmesi gereken birçok şey var. Ama burada kendini tanımak ve kendi hakkında bilgi edinmek bilgi türlerinden en iyi bilgi türüdür. Zira kendini tanımak Allah'ı tanımak için bir merdiven konumundadır.

Arafat sahrasında vukuf etmenin felsefesi şudur: Dünyevi şeylerden; eşinden, çocuklarından, akrabasından, arkadaşlarından el çekip, mal ve mülkünü bırakıp, rengârenk olan tüm elbiselerini kenara atıp sadece kefen şeklinde olan iki parça bezle yetinmiş bir hacı olarak bu bölgenin mukaddes toprakları arasında bir taraftan kendisini muhtaç, fakir ve çaresizliğe düşmüş bir kimse olarak görmelidir. Diğer taraftan yalnız Allah'ı gani ve mutlak zengin bir varlık olduğunu fark edip bilmeli ve tanımalıdır. Böylece ölümü, kabri, kıyametteki çaresizliği yâd etmeli ve o günde Allah dışında sığınacak hiçbir şeyin var olmadığını fark etmeli ve anlamalıdır. Eğer insan zikredilen bu durumlara dikkat ederek bir gün veya birkaç gün bu mukaddes mekânda kalırsa ve gerçekten kendini unutur ve Rabbine yönelirse kesinlikle marifetin bir mertebesine nail olmuş olur. Dolayısıyla yaşamını yeniden gözden geçirerek yaşam süreci içinde yapmış olduğu günahlardan dönerek sağlıklı bir tövbeyle Allaha yakınlaşma anlamında olan ilahi kurb makamından bir makama ulaşabilir. Buna binaen Arafat'ta, tefekkürsüz, bilinçsiz, gafletten, gururdan ve bencilikten kurtulmadan bir takım zahiri amelleri yerine getirmek ve bazı eylemlerde bulunmakla insan kendisini tanıma marifetine varamaz. Her ne kadar fıkıh açısından bu zahiri amellerin yerine getirilmesi insanın üzerindeki sorumlulukları ve yükümlülükleri kaldırıyor ise de ama insanın kavuşması gereken gerçekten kendini tanıma ve tanıması gereken diğer öğretilerin marifetine nail olamayacaktır.

Bu bölgeye Arafat denilmesinin nedeni hakkında başka yönlerde var olduğu söylenilmektedir. Zikredilen bu neden ve yönler de yukarıda anlattıklarımızla tenafi ve tezat teşkil etmiyor. Bu kelimenin bu mekâna isim olarak konulmasında bütün bu cihet ve yönleri dikkate alınması mümkündür. Örneğin şöyle denilmiştir: Hubut (hz. Âdem'in ve hz. Havanın cennetten atılma) olayı gerçekleştikten sonra Hz. Âdem ve Hz. Hava ilk olarak bu mekânda birbirini tanıdılar.[1] Hz. Âdem ve Hz. Hava bu mekânda günahlarına itiraf etiler.[2] İmam Sadık'ın öğrencilerinden birisi kendisinden şöyle bir soru sorduğu nakledilmiş: Neden bu bölge Arafat diye isimlendirilmiş? İmam Sadık (a.s.) cevabında şöyle buyurmuş: "Cebrail (a.s.) Hz. Halil İbrahim'i (a.s.) Arafat sahrasına yöneltti ve orada Onu hac programlarıyla aşına etti ve tanıştırdı".[3]



[1] CEVDİ AMULİ, Abdullah, "curei ez sehbay-ı hac", baskı 4, Kum: neşri maş'ar, 1386 hicri şemsi, s. 147.

[2] KÜLEYNİ, Muhammed b. Yakup, "usulu'l-kafi", Tahran: daru'l-kutubi'l-islamiye, 2365 hicri şemsi, c. 4, s. 191.

[3] A.g.e. s. 207.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Hz. Ebu Talib'in imanını ispatlayan deliller nelerdir?
    16491 تاريخ بزرگان 2010/03/09
    Soruda nakledilen hadis "merfu'e"dir ve senet yönünden müsnet hadisler derecesinde bir itibarı bulunmamaktadır. Fakat biz Hz. Ebu Talib'in imanını ispat etmek için bu rivayete istinat etmiyoruz. Çünkü o hazretin imanını ispatlamak için birçok sahih ve güçlü hadis ve rivayet nakledilmiştir. Hz. Ebu Talib'in Allah'a ve ...
  • Allah’ın şeytana kıyamete kadar mühlet vermesi sebebiyle şeytan ezeli ve ebedi olmada Allah gibimidir?
    17824 Eski Kelam İlmi 2012/04/04
    Ebedi olmak gelecekte yok olmamak anlamındadır. Şeytansa Allah’ın yarattığı bir yaratık ve her mahlûk yaratanın idaresinde olduğu için kendini Allah’ın işlerinde ihtiyari olarak ortak göremez, o da bütün varlığını diğer yaratılmışlar gibi Allah’a borçludur. Allah’ın şeytana mühlet vermesi ise kıyamete kadar değildir “malum” vakte kadardır. Eğer “malum” ...
  • İnsan kendi çocuğuna Muhammed Mehdi ismini takabilir mi?
    11846 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/21
    Bu soruyu cevaplandırmak için iki noktaya dikkat etmek gerek:1-   Hadislerimiz bizi İmam-ı Zamanı (a.f.) Muhammed ismiyle zikir etmekten men ediyor; ama bu yasaklık hiçbir halette Muhammed ismini kollanamazsınız, hatta kendi ...
  • Gusül almanın mümkün olmadığı durumlarda ne yapmak gerekir?
    12181 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/08/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Münafıklar açısından namaz ve infak nasıldır?
    8484 Pratik Ahlak 2011/11/12
     Münafıklar, kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmeyen, ama görünüşte kendilerini Müslümanların yanında imanlıymış gibi gösteren bir guruptur. Kur’an’ı Kerim’deki münafıkların sıfatlarını dikkate alarak, onlar namaz ve zekâtı kabul etmezler ve eğer namaz kılıp iyi işler yapsalar da, temiz niyetle ve ihlâsla yapmaz aksine, riya ve dindar görünmek ...
  • peygamber efendimiz (s.a.a) kurandan daha faziletli midir?
    7163 Eski Kelam İlmi 2011/02/08
    kurandan maksat kuranın sayfaları ve kuranın yazısı ise yakinen (bilinmelidir ki), kuran peygamberden (s.a.a.) üstün olamaz. Bilakis hem peygamberin (s.a.a.) maddi boyutu ve cismi hem peygamberin manevi boyutu ve şahsiyeti kurdan üstündür. Dolayısıyla tehlikeli durumlarda peygamber kurana feda edilmemelidir. Ama kurandan maksat kuranın muhtevası, kuranın ...
  • Ayetullah Behcet'in, CD'lerin telif hakkı hakkındaki görüşü nedir?
    7327 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Ayetullah Behcet konuyla ilgili şöyle buyuruyor: ihtiyat vacip gereğince CD'lerin üretimi, üreten kişiler için telif hakkını doğuruyor. Dolayısıyla üretenlerin izni olmadan CD'lerin kopyalanması ihtiyati vacip gereğince caiz değildir. Dikkat edilmelidir ki, yazılım CD'lerini satın alırken satıcı (asıl üreten kişi) pazarlama esnasında CD'lerin kopya yoluyla çoğaltmamalarını ...
  • Sokak dilencilerine karşı görevimiz nedir?
    12475 Pratik Ahlak 2011/03/03
    Yardım isteyen herkese, hatta fakir olmayanlara bile yardım yapmak güzel bir şeydir. Ancak maddi imkanlar sınırlı olduğundan öncelikli olanlara yardım etmek gerekir. Günümüzde gerçek fakirleri araştırıp bulan müesseseler vardır; onlara yardım etmek fakir oldukları belli olmayan hatta fakir olmadıkları bilinen kimselere yardım etmekten daha iyidir. Ama fakirlere hakaret ...
  • Hristiyanlar insanın kul olmadığını, zira kulun esir olduğunu, insanın ise esir olmadığını söylüyor. İslam dininin bu konudaki görüşü nedir?
    2111 ارتباط انسان با جهان 2020/01/19
  • Fıkhi hükümlerin bir nedenselliği var mıdır?
    8131 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/08/12
    Aşağıdaki noktalar eşliğinde soruya cevap verilecektir: 1. Tüm ilahi hükümler maslahatlar ve sakıncalar esasıncadır; yani hiçbir şey cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerin hikmetsiz, ölçüsüz, kritersiz ve etkileri gözetilmeksizin insanlığa sunulması ve onlarda bir nedenselliğin bulunmaması diye bir şey söz konusu değildir. 2. Ayet ve rivayetlerde külli ve ...

En Çok Okunanlar