Gelişmiş Arama
Ziyaret
10508
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
İbn-i Sina mantık kitaplarındaki konuların sıralamasını neden değiştirdi?
Soru
İbn-i Sina mantık kitaplarındaki konuların sıralamasını neden değiştirdi?
Kısa Cevap

İbn-i Sina mantıkta iki yenilik yaptı:

1- Mantığın konularında.

2- Mantığın yapısında.

Mantığın yapısı konusundaki ikinci yenilik, onun iki derin düşüncesinin sonucudur. Bu iki düşünceden birincisi, mantığın bazı konularını kaldırması oldu. Örneğin kategorilerin bir kısmını mantık ilminden kaldırdı. İkincisi ise mantığın konularında iki yönlü esasi bir yönelişte bulunmasıdır. İbn-i sina gerçekte Farabi’nin eski tasavvur (hükümsüz bilgi)  ve tasdiklerden (hükümlü bilgi) yeni tasavvur ve tasdiklere geçişi olan ilmi tasavvur ve tasdik diye ikiye ayırma yenilikciliğinden ilham alarak[1] zihnin iki yönlü işlevi meselesinin üzerinde durmuş ve kendi yeni mantığının temelini onun üzerine kurmuştur.


[1] - Murteza Mutahhari, Aşinay-ı Ba Ulumi İslami (Mantık, Felsefe), s.38

Ayrıntılı Cevap

İbni Sina’nın mantık kitaplarındaki konuların sıralamasında yaptığı değişikliğin daha iyi anlaşılabilmesi için önce bazı açıklamalar yapmak zorundayız. İbn-i Sina mantıkta iki yenilik yaptı:

1- Mantığın konularında.

2- Mantığın yapısında.

İkinci yenilik, mantığın yapısı konusunda onun iki derin düşüncesinin sonucudur. İlki, mantığın bazı konularını kaldırması oldu. Örneğin kategorilerin bir kısmını mantık ilminden kaldırdı. İkincisi ise mantıkla ilgili iki yönlü esasi bir yönelişte bulunmasıdır. İbn-i Sina gerçekte Farabi’nin ilmi tasavvur (hükümsüz bilgi) ve tasdik (hükümlü bilgi) diye iki bölüme ayırması yenilikciliğinden ilham alarak[1] zihnin iki yönlü işlevi meselesinin üzerinde durmuş ve kendi yeni mantığının temelini onun üzerine kurmuştur: ‘İlim basit bir tasavvur veya tasdikli tasavvur ise, cehalette yalnızca tarifle tanınacak bir tasavvurdur ya da yalnızca öğrenmeyle tanınacak tasdiktir. Bilginlerin bilimler hakkında yaptıkları araştırmalar, ya tasavvuru elde etmek içindir ya da tasdiği. Dolayısıyla mantıkçıların iki görevi vardır: 1) Kavlu şarihin (tanımın) temellerini ve onun yazılma usulünü bilmek, 2) Hüccetin (kanıtın) temellerini ve onun yazılma usulünü bilmek.[2]  Yani düşüncedeki iki yönlülük, mantığında kural ve konularının iki yönlü olmasına neden olmuştur. Bu noktayı İbn-i Sina keşfetmiş ve buna dayanarak mantığı iki bölüme ayırmıştır. Bu konu artık günümüzde normal bir mesele halini almıştır.

Müslüman alimler mantık ilmini Aristo’nun eserlerinin aktarımından ve onun Yunanca eserlerinin açıklamalarını yapanlardan almışlardır. Aristo’nun eserleri onun ölümünden sonra toplanmıştır. Mantık ilmine ait eserleri ölümünden asırlar sonra ve yaklaşık olarak öteki eserlerinin toplanmasından sonra Bizans döneminde bir araya getirildi. Bunun için önce altı risalesini (Kategoriler,  Peri-ermaniyas (tasdik’e götüren mukaddime, kaziyye (önermeler)), Birinci Analitikler(Kıyas), İkinci Analitikler (Burhan), Topikler (Cedel),  Sofistika (sofistik deliller, safsata) topladılar. Mantık bir alet bilimi olarak algılandığı için ona ‘Organon’ adını verdiler. Üzerinde ihtilaf olan iki eserini (Retorik (Hitabet) ve Poetika (şiir)) ise İskenderiye filozofları onun mantık eserlerinin arasına koydular. Forfiryus Suri’de İsaguci (başlangıç) adlı kısa bir yazıyı düzenledi ve onu Organon’un ilk bölümüne koydu.

Bu yazının konuları burhan ve cedel risalelerinden alınmış olup yazıldığı zamandan itibaren Organon’un kavram ve öğretilerini anlamada öğrencilerin ve mantık araştırmacılarının istifade ettiği bir kaynak olmuştur.

Bu şekilde Organon veya Aristo’nun mantığı dokuz bölümde tamamlanmış oldu.

Müslümanların Aristo’nun dokuz bölümlük mantığıyla tanışması zamanla oldu; 3. y.y.’a kadar yanlızca İsaguci (başlangıç), Kategoriler, Peri-ermaniyas (kazaya =önermeler konusu) ve Birinci Analitikler (kıyas), Hıristiyan öğretmenler aracılığıyla medreselerde öğretiliyordu. Müslümanlar medreselerin idaresini ve eğitimini ele aldıktan sonra mantığın dokuz bölümünün hepsini öğrenmeye başladılar. Farabi ve öğrencileri, Aristo mantığının dokuz bölümünüde biliyorlardı. Dolayısıyla mantığın dokuz bölümü Müslüman bilginlerin yazdığı mantığın ilk yazılma şekliydi. Farabi’nin zihnin iki yönlü işlevinin olduğunu keşfetmesi ve ardından ilmin tasavvur ve tasdik diye ikiye ayrılması üzerine, İbn-i Sina’da mantığın konularının sırlamasını değiştirdi. Onun ‘el-İşarat ve’t Tenbihat’ adlı eseri mantıktaki yeni yönteminin başlangıcıdır. O, bu yöntemin denemesine ‘Alai’ ansiklopedisinde başlamış, kısa şiirlerde ve doğuluların mantığında devam ettirmişti.          

İbn-i Sina’nın keşfettiği ve ondan sonra gelenlerin üzerinde tartıştıkları konu bugün doğruluğu kabul edilmiş konulardan sayılmaktadır. Tanım mantığını ayrıca ele alması ve onu istidlal (kanıt) mantığından önce getirmesi İbn-i Sina’nın eski mantığın yapısı üzerindeki derin düşüncesinin sonucudur. Dokuz bölümlük mantığa ait olan meseleler dağınık olarak burhan ve cedelde bahsediliyordu. Burhan, had’den (özsel tanım) hakikata göre bahsediyor, cedel ise had ve resm’i (ilintisel tanım) şöhret ve ondaki boşluklara göre tahlil ediyordu.

Beş sanatta kısaltma ve çıkarmalar yapması, burhan ve safsatada sınırlanmaya önem vermesi, aks’ın (döndürme) dağınık konularını başka bölümlerden kaziyyeler (önerme) kısmına aktarması ve onu tenakuz (çelişiklik) gibi kaziyyelerin ahkâm ve ilişkileri olarak kabul etmesi İbn-i Sina’nın mantığın yapısında yaptığı yeniliklerindendi. İbn-i Sina’nın Aristo’nun mantığındaki yeniliklerini yalnızca konuların yerini değiştirmek, düzenlemek ve çoğaltmakla sınırlamamak gerekir. Onun mantık ilmindeki bu yeni yönelişi mantığın yapısına ve meselelerine yeni bir anlayış kazandırdı. İbn-i Sina, İslam tarihinin etkili düşünürlerindendir.

Zaman içinde tamamlanan İki bölümlü mantık şu konularda dokuz bölümlük mantıktan ayrılmıştır:

1-     Mantık, hedef ve konusunun farklı olması yönünden tarifler ve kanıtlamalar olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Diğer konuları ise ya bu iki bölüme hazırlık sayılır ya da mantığa eklemeler türündendir.

2-     Dokuz bölümlük kaynaklarda delalet konusu yalnızca Peri-ermaniyas (kazaya konusu) kitabının başlangıcındadır, oysa iki bölümlük mantıkta, mantık ilminin temelleri olarak bu ilmin başlangıcında ele alınmıştır.

3-     Genel kavramalar arasındaki niseb-i erbaa (dört türlü ilişki) bu mantıkta toplanmış ve ayrı bir başlık altında ele alınmıştır. İsaguci, nasıl ki mantık kavramlarına giriş ise niseb-i erbaa’da tasdikler mantığına giriştir.

4-     Aks (döndürme) konusu, mantığın çeşitli bölümlerinden toplanarak bir araya getirilmiş ve tenakuz (çelişiklik) meselesinin seviyesinde tutulmuştur. Bu konular önce kaziyyelerin (önermelerin) ahkâm ve ilişkileri olarak planlanmış, sonra istintaci (sonuç çıkarma) kaideler olarak şekillenmişlerdir.

5-     Dokuz bölümlü mantığın son beş bölümü suri (formel) mantık değildir. Bu yüzden bu konuları bir bölüm olarak mantığa ekledi. Mantığı iki bölüm halinde yazanların geneli İbn-i Sina’nın ‘İşarat’ını izleyerek yalnızca Burhan ve Safsata konularıyla yetindiler. Bazıları ise beş sanatın tümünü özet olarak getirmişlerdir.

6-     İki bölümlü mantık, yeni meselelerin ele alınması açısından dokuz bölümlü mantıkla kıyaslandığında çok daha geliştiği görülmektedir. Tabiî kaziyye (önerme), üçlü kaziyye (hakiki, harici, zihni), salibe-i mahmul (olumsuz yüklem) kaziyyesi, kaziyyenin manasının tahlili, cüz’i salibenin (tikel olumsuzun) aksi (döndürmeyi) kabul etmesi ve iktirani dördüncü şekilin itibarı iki bölümlü mantığın ayrıcalıklarındadır. Bu konuları ilk önce iki bölümlü mantıkçılar ele almışlardır.


[1] - Mehdi Hadevi Tahrani, Gencine-i Hired, Berresi-i Tahlili-i Mantık Der Movrid-i Temeddün-i İslam, c.1, Mebadi-i Mantık

[2] - et-Tenkih Fi’l Mantık, Ehad Feramerz Kerameliki’nin mukaddimesi (Bonyad-ı Hikmet-i Sadra).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Acaba yaradanın yaratıcılık özelliğinin fiiliyyete geçmediği bir an ve ya zaman varmıdır?
    7366 Eski Kelam İlmi 2008/06/12
    Gereken cevaba ulaşmak için bu bir kaç noktanın yani zamanın mahiyyeti, fiili sıfatlar ve ilahi feyzin devamının, açıklığa kavuşması gerek.1.Zamanın mahiyyeti nedir?Zaman: Hareket yoluyla cisimlere arız olan akıcı aralıksız niceliktir. ...
  • Kaza namazı, Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında şer’i kılınmış mıydı?
    6636 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2013/01/19
    Kaza namazı da namazın aslı gibi Hz. Peygamber-i Ekrem zamanında şer’i kılınmıştır ve onun farz kılınmasının delillerinden biri “namazı beni anmak için kıl”[1] ayetidir. Müfessirlerin ekseriyeti şöyle demiştir: “Bu ayet ister vaktinde olsun ister vakti geçmiş olsun her ne zaman bir namazı kılmakla ...
  • Kadın eşinin cinsel birleşme isteği karşısında kaçınabilir mi?
    88406 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    Peygamber Ekrem (s.a.a) ve onun pak Ehlibeyti’nin (a.s) rivayetlerinde cinsel birleşmeyle alakalı kadın ve erkeğin bir birlerini gözetmeleri gerektiği konusu belirtilmiştir. Cinsel birleşmede olduğu gibi karşılıklı bu gözetme çok yönlüdür. Bu rivayetlerde erkeğe şöyle buyrulur: Erkeğin dinginlikle, oynaşarak ve yavaş yavaş cinsel birleşme amelini yerine getirmesi müstehaptır.
  • Deccal ortaya çıktığı zaman, Osman’ı sevenlerin hepsi Deccalın safında yer alacağı doğru mudur?
    8129 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Sünni ve Şii rivayet kitaplarını incelediğimizde söz konusu rivayetin sadece Mizan-ul İtidal’de Zeyd b. Veheb’den rivayet edildiği görülmüştür. Hadis şöyledir: ‘Deccal geldiği zaman onun taraftarlarının hepsi Osman’ı sevenler olacaktır.’ Zeyd b. Veheb her ne kadar Ehl-i Sünnetin rical alimlerinin çoğu tarafından güvenilir kabul edilmişse de, bazıları söz ...
  • Kafi’deki sahih hadislerin sayısı, ondaki hadislerin beşte biri kadar mıdır?
    10613 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2010/12/29
    Muteber hadislerin sayısını söyleyen bu grup alimler konuya Rical ilmi ıstılahları açısından baktıklarından, fıkhi ve istidlali konulara sınırlama getirmek gibi bir amaçları yoktur. Çünkü onlara ve günümüzdeki araştırmacılarına göre hadisin itibarının ölçüsü, bir tek ravinin güvenilir olması değildir. Ölçü daha geniştir ve rivayete güven doğuracak her şey ölçü ...
  • aylık olarak kadınların gördüğü iki adet (hayız) arasındaki akıntıların hükmü nedir?
    5531 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Söz konusu soru (ilgili defterlerden) istifta edildi ve saygın taklidi mercii'lerin değerli görüşleri şöyledir.Ayetullahi'l-uzma Hameney'nin (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Eğer akıntılarda kan ve lekke görüntüleri yoksa temizdir ve taharetle tezat teşkil etmiyor. Ayetullahi'l-uzma ...
  • Yafuriye fırkasının menşei ve inançları nedir?
    5531 تاريخ کلام 2010/09/22
    Bu fırka hakkında tarihe fazla bir bilgi yansımamıştır. Tarihî kaynaklarda yer alan bilgiler şunlardır:1. “Yafuriye” fırkası Muhammed b. Beşir’in takipçileri olup Musa b. Cafer’in (a.s) imametinde duraksamış ve sonraları onun da imametini de inkâr etmişlerdir. Bu grup Musa b. Cafer’den (a.s) ...
  • Neden Hz. Peygamber (s.a.a) hayır ve iyiliği güzel yüzlüler nezdinde arayın diye buyurmuştur? Hâlbuki İslam’da zahiri güzellik yerine deruni güzellik önemlidir!
    8896 معیار شناسی (دین و اخلاق) 2012/11/04
    Şüphesiz insanın Allah nezdinde derecesini yükselten şey deruni ve manevi güzelliktir. Allah’a yaklaşmaya neden olan şey deruni güzellik ve temizliktir.[1]Bu yüzden bir insan ne kadar zahiri olarak güzel olursa olsun manevi güzellik taşımazsa yüce Allah nezdinde hiçbir değer taşımaz. Ama bununla birlikte sosyal ilişkilerde ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    19837 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Şans ne demektir? Şans denen bir şey var mı?
    26730 Eski Kelam İlmi 2009/10/18
    Baht ve şans halkın arasında sık olarak kullanılan sözcüklerdendir; daha çok edebiyat ve şiirde kullanılan bu sözcüklerin iki manası vardır: 1- Bir olayın nedensiz gerçekleşmesi:Bu görüş felsefede geçersizdir. Her şeyin kendine has bir neden ...

En Çok Okunanlar