Gelişmiş Arama
Ziyaret
10180
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Garanık efsanesi nedir?
Soru
Garanık ile ilgili olduğu söylenen ayetler hakkında bilgi verebilir misiniz? Bazı söylentilere göre Peygamber (s.a.a.) bu ayetlerde Şeytan'a aldanmış ve putları övmüştür, eğer bu efsanenin bir gerçeği yoksa nereden kaynaklanmıştır?
Kısa Cevap

Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani:

"أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"

"Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yı? Ve diğer üçüncüleri olan Menat'ı?"

ayetine geldiğinde şeytan şu iki cümleyi onun diline döktü:

«تلک الغرانیق العلى، و ان شفاعتهن لترتجى»

yani: "Bu putlar güzel ve yüce kuşlardırlar ki onların şefaati umulur" bu sırada Peygamber (s.a.a)  secdeye kapandı ve onlar da secde ettiler. Bu sırada Cebrail inerek Peygamber'i uyardı ve bu iki cümleyi ben sana getirmemişim. Bunları şeytan sana salı vermiştir.

Bir çok karineler ve deliller bu rivayetin uydurma olduğunu gösterir. Bu yüzden bütün Müslüman araştırmacılar ister Ehl-i Sünnet'ten olsun ister Şia'dan bu hadisi şiddetle reddetmişlerdir.

Ayrıntılı Cevap

Uyduruk olan Garanık efsanesi hakkında Ehl-i sünnet kitaplarında ilginç rivayetler İbn-i Abbas'tan nakledilir. Bu cümleden olmak üzere şöyle nakledilmiştir: Resulullah (s.a.a) Mekke'de en-Necm Suresini okuyordu. Müşriklere ait putların isimlerinin geçtiği ayete yani:  "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى""[1]

"Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yı? ve diğer üçüncüleri olan Menat'ı?"

ulaşınca Şeytan şu iki cümleyi de Peygamber'in diline döktü:

 «تلک الغرانیق العلى، و ان شفاعتهن لترتجى»

yani: Bu putlar güzel ve yüce kuşlardırlar ki onların şefaati umulur"[2]

Müşrikler bunu duyar duymaz sevindiler ve dediler ki: Muhammed şimdiye kadar bizim ilahlarımızı överek anmamıştır. (bu ilk defadır). Bu sırada Resulullah (s.a.a) secde etti ve onlar da secde ettiler. Cebrail Peygamber'e inerek onu "Bu iki cümleyi ben sana getirmedim. bunları şeytan senin diline dökmüştür." diye uyardı. Bu sırada şu ayetler indi.

(وَ ما أَرْسَلْنا مِنْ قَبْلِکَ مِنْ رَسُولٍ وَ لا نَبِیٍّ ...)[3] Böylece Peygamber ve müminleri uyardı.

Bazı İslam düşmanları Peygamber ve İslam'a gölge düşürmek doğrultusunda bir tutanak ellerine geçtiğini düşünerek bu efsaneye önem vermiş ve onu genişçe nakletmişlerdir. Ancak elde olan birçok karine ve deliller bu rivayetin uydurma olduğunu Peygamber'in ve Kur'an'ın etkisini azaltmak ve onları itibarsız kılmak için şeytan sıfatlı kimseler tarafında uydurulduğunu gösterir. Çünkü:

Birincisi: Bu rivayetin ravileri zayıf ve güvenilmeyen kimselerdir. İbn-i Abbas'a dayandığına dair geçerli bir delil elde yoktur. Muhammed b. İshak'ın dediği üzere bu hadisi zındıklar uydurmuşlardır. Adi geçen kişi bu konuda bir kitap telif etmiştir.[4]

İkincisi: Necm suresinin inişi ve Peygamber'in bu suredeki secde ayetini okuduğunda secdeye kapandığını anlatan bir çok hadis çeşitli kitaplarda nakledilmiştir, ancak bu hadislerin hiçbirinde Garanik olayından söz edilmemiştir. Bu da bu efsanenin sonradan uydurulduğunu ve ona eklendiğini gösterir.[5]

üçüncüsü: Necm Suresinin başlangıcı açıkça böyle bir olayı reddetmektedir. Çünkü şöyle buyurmaktadır: O (Peygamber) asla kendi hevesi üzerine bir şey konuşmaz, dediği her şey vahiyden ibarettir."[6] Bu ayet nasıl böyle bir olayla bağdaşabilir.

Dördüncüsü: Bu surede putların isimlerinden sonra gelen ayetlerin tümü putların kötülemekte ve onları yermektedir. Açıkça putların puta tapanların kendi evhamlarıyla uydurduğu şeyler olduğunu ve ellerinden hiçbir işin gelmediğini beyan buyurmaktadır.[7]

Kur'an şöyle buyuruyor:  "Bunlar, sizin ve babalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar, sadece zanna ve nefislerinin hoşlandığına uymaktadırlar. Oysa onlara Rablerinden hidayet gelmiştir."

Bu açık kınama ve yermelere rağmen nasıl bu cümlelerden önce putları öven bir ifadenin yer alması mümkündür? Oysa ki Allah Teala Kur'an'ı her türlü tahrif ve eksiltme ve artırmadan koruyacağını belirtmiştir:

"Biz Kur'an'ı indirdik ve biz onu koruyucularız."[8]

Beşincisi: Peygamber'in putlarla mücadelesi, ömrünün sonuna kadar amansızca devam eden sürekli bir mücadele idi. Peygamber (s.a.a) pratikte açıkça göstermişlerdir ki en zor şartlarda bile olsa putlara ve puta tapanlara karşı en küçük bir yumuşama göstermemiştir. Buna göre nasıl bu gibi tabirleri dile getirebilir?

Altıncısı: Hatta Peygamber'e inanmayan ve müslüman olmayan kişiler bile onu büyük bir düşünür ve iradeli bir lider olduğunu itiraf etmiş ve sağlam bir program sayesinde başarıya olaştığını söylemekteler. Acaba en önemli şiar ve hedefi tevhit olan ve putçulukla amansızca mücadele eden ve putlar konusunda en zor şartlarda bile uzlaşma yoluna girmeyen bir önderin kendi asıl hedefini unutarak putları böyle övmesi nasıl düşünülebilir?

Ayrıca bu gibi uyduruk efsaneler peygamberlerdeki masumluk makamıyla bağdaşmaz ve onun yanılabileceğini ve şeytanın etkisinde kalabileceğini gösterdiği için batıl olduğu apaçık ortadadır.

Bu açıklamalardan bu rivayet İslam düşmanlarının İslam'a darbe vurmak için uydurduğu bir efsane olduğu anlaşılır. Bu yüzden bütün müslüman araştırmacılar ister Ehl-i sünnet'ten olsun ister Şia'dan bu hadisi şiddetle reddetmiş ve onun uydurma olduğunu belirtmişlerdir.[9]

Bazı müfessirler bu hadis hakkında şöyle bir yoruma yeltenmişlerdir: İslam Peygamber'i Kur'an'ı ağır ağır okuyordu ve bazen de ayetleri okurken arada susuyordu. Hedefi ayetlerin kalplerde daha fazla etki bırakması idi. Necm suresini okurken şu ayete ulaştığında

" أَ فَرَأَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى وَ مَناةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرى‏

bazı şeytan sıfatlı kimseler (inatçı müşrikler) fırsattan yararlanarak Tilke el-garanıku'l ula (Bu putlar güzel ve yüce kuşlardırlar, onların şefaati umulur) cümlesini özel bir şiveyle söylediler. Gayeleri Peygamber'in sözlerine ve inen ayetlere karşı inatlarını, kinlerini göstermek ve halkı şaşırmaktı. Ancak sonraki ayetler onarın bu sözüne açıkça cevap vererek putçuluğu şiddetle kınamıştır.[10]

Buradan anlaşılıyor ki Garanık hikayesini, İslam Peygamberi'nin puta tapanlara karşı bir çeşit uzlaşma siyaseti olarak görenler ve bundan maksadın onları İslam'a ısındırmak ve İslam'a çekmek olarak yorumlayanlar büyük bir yanılgıya kapılmışlardır. Bu yorumları gösteriyor ki bunlar, Peygamber'in (s.a.a) müşriklere ve puta tapanlara karşı tavizsiz tutumunu idrak etmemişlerdir. Onlar, müşriklerin bu sahada en değerli şeylerini vermeğe hazır olduklarını ancak onun bu teklifleri reddederek zerrece olsun kendi programından çıkmadığını gösteren belgeleri görmemiş veya göz ardı etmişlerdir.[11]



[1] Necm, 19-20

[2] Garanık garnukun çoğuludur. Bir çeşit beyaz veya siyah su kuşudur. Dİğer manalara da gelmiştir. (Kamu'sul-luğa)

[3] El-Mizan'da ilgili ayetin tefsirinde bu hadisi Ehl-i Sünnet'in büyük hafızlarından bu cümleden İbn-i Hacer'den nakledilmiştir.  

[4] Tefsir-i Kebir Fahr-i Razı c. 23 s. 50

[5] Ade

[6] Necm, 3, 4. وَ ما یَنْطِقُ عَنِ الْهَوى‏ إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْیٌ یُوحى‏.

[7] Necm 23

،إِنْ هِیَ إِلَّا أَسْماءٌ سَمَّیْتُمُوها أَنْتُمْ وَ آباؤُکُمْ ما أَنْزَلَ اللَّهُ بِها مِنْ سُلْطانٍ إِنْ یَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَ ما تَهْوَى الْأَنْفُسُ وَ لَقَدْ جاءَهُمْ مِنْ رَبِّهِمُ الْهُدى‏.

[8] Hicr 9 "إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّکْرَ وَ إِنَّا لَهُ لَحافِظُونَ".

[9] Mecmeu'l-Beyan,Tefsir- Fahr-i Razı Kurtubi, Tefsir-i Fizalal, Tefsir-i Safi, Ruhu'l-Meani ve El-Mizan ve diğer tefsirler.

[10] Tefsir-i Kurtubi, c. 7 s. 4474, Tabersi de bunu bir ihtimal olarak Mecmeu'l-Beyan'da bir ihtimal olarak zikretmiştir.

[11] Tefsir-i Numune, c. 14, s. 142- 145

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Şia neden ezanda “Eşhedu Enne Aliyen Veliyullah” cümlesinin söylenmesi gerektiğini ileri sürer?
    73117 Eski Kelam İlmi 2012/08/12
    “Veli” kelimesi değişik anlamlarda kullanılmıştır ve onların en önemlileri aşağıdaki anlamlardır: A. Liderlik anlamında. B. Dostluk manasında. C. Yardımcı manasında. Her ne kadar bu üç mananın her biri de Hz Ali (a.s) hakkında doğru olsa da bu hususta nakledilmiş rivayetlere binaen ezandaki bu cümleden maksat birinci anlamdır; yani ...
  • Yanlışlıkla işlenmiş bir cinayetin diyeti ne kadardır? Bugün dinar ve dirhemin dolar olarak karşılığı nedir?
    13673 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Dinar ve dirhem Hz. Peygamber (s.a.a) ve imamlar (a.s) zamanında yaygın olan dövizlerdendi ve şerî ve hukukî hususlarda da kullanılmaktaydı. Bugün de bazı hususlarda kullanılmaktadır. Dinar altın türünden ve dirhem ise gümüşten bir sikkeydi. Bundan dolayı dinar ve dirhemde kullanılan altın ve gümüşün ağırlığını bilmeyle bu iki ...
  • bazı vacip ve müstahaplara önem verilmesi namazın yerine geçebilir mi?
    5113 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Cevaba geçmeden önce bir noktayı açıklamamız lazım, oda şudur: İslami hüküm ve yasalarda, her ne kadar maslahat ve mefsede konusunu göz önünde tutulmuş ise de, insanın aklı bu hükümlerin tüm fayda ve zararlarını tek başına derk edebilmesi olanaksızdır. Bu bağlamda kesinlikle Allahın vahyine ve masumların sözlerine tabi ...
  • Hz. Zeynep’in başını tabure tahtasına vurma olayı kendisinin “ben güzellikten başka bir şey görmedim” sözüyle çelişmiyor mu?
    9964 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/08/21
    Evvela Hz. Zeynep’in başını tahtaya vurması kesin değildir. İkincisi, bu iki vakıa arasında bir çelişki bulunmamaktadır; çünkü Kerbela vakıasının iki yönü vardır: Bir yönü dertli, acı verici ve kötüler tarafından gerçekleştirilen cinayettir. Bunun neticesinde insanlık ilahî önderlikten mahrum kalmıştır. Diğer yönünde ise velilerin Allah’ın dini yolunda canlarını feda etmesi, ...
  • Vefat eden insanın ardından düzenlenen görkemli merasimler doğru bir davranışmıdır? Ayrıca bu işlerin vefat eden şahsa bir hayrı ve sevabı olur mu?
    3008 Pratik Ahlak 2019/10/01
    İnsanların ibadetleri için çeşitli alanlarda kısımlandırmalar söz konusudur. Bunların bazılarında gizlide ve saklı oluşu ona değer kazandırır. Bazılarında ise aşikara yapılması gerekir.  Bu durumda onun gizlide yapılması İslam dininin hedeflerini muhakkak etmez. Matem sahibine başsağlığı dilemek ve onu teselli etmek gizlide yapılabilinecek bir amel değildir. Onların yanında ...
  • Müslüman gençler Hz. Zeyneb’in (s.a) yaşamını kendilerine nasıl örnek alabilirler?
    10363 Pratik Ahlak 2011/10/17
    Yaşamda önemli birini örnek almak ve onun özelliklerine sahip olmak konusunda üç temel mesele vardır, bunlar: 1- Örnek alıncak kimse, 2- Örnek alan kimse (örnek ve model peşinde olan), 3- Örnek alınması gerek şeyler. Hz. Zeynebi (s.a) örnek almak isteyen gençler her şeyden ...
  • Peygamberin (s.a.a) Kur’an’da ki mucizelerinden dördünü söyler misiniz?
    8924 Tefsir 2011/03/03
    Mucize, Peygamberlerin nübüveet iddialarını ispat etmek için yaptıkları ve başkalarının onu yapmaya kadir olmadıkları işe denir.Resul-i Ekrem’in (s.a.a) en büyük mucizesi Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an’da birçok ayet bu ilahi kitabın mucize olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca yine birçok ayet var ki, bazı yönlerden Resul-i Ekrem’in (s.a.a) mucizesi ...
  • İmam tanınmadığı takdirde cemaat namazının hükmü nedir?
    5585 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/27
    Cemaat imamının şartlarından biri de onun adil olmasıdır[1] ve bu adalet cemaat imamında görülmeli ve ispat edilmelidir.[2] "Adalet" insanı büyük günah işlemekten ve küçük günahı tekrarlamadan alıkoyan batındaki bir Allah'tan korkma haletidir. ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    46668 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...
  • Çocukların bakımı, birbirlerinden ayrılmış anne ve babadan hangisinin üzerinedir?
    7905 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/24
    Çocukların nafakasını (bakım masraflarını) karşılamak babanın üzerinedir. Ama çocukların bakımı, büyültmesi ve terbiye edilmesi yaşları ve kız ve erkek çocuğu olmaları hasebiyle farklılık göstermektedir.imam Humeyni bu soruyu şöyle cevaplandırmıştır: Erkek çocuğunun bakımı iki yaşına kadar ve kız ...

En Çok Okunanlar