Gelişmiş Arama
Ziyaret
5523
Güncellenme Tarihi: 2012/06/30
Soru Özeti
mukaddes kitap kabul edilir bir nazma sahiptir ki kuran ondan yoksundur. Bu hal ve durum kuranın daha iyi olduğuyla nasıl bağdaşa biliniyor?
Soru
benim Tevrat ve İncil’le aşinalığım var. Onların kof olduklarını anlamışım. Ama onların kurandan meziyetleri şudur ki bu kitaplarda meseleler çok düzenli ve nâzımla konu edilmiştir. Ama kuranı kerimde böyle bir düzen yok. Bir bölümde bir meseleyi ortaya atıyor ki hakında konuştuğu konuyla hiçbir irtibatı yok. Çok acayip bir düzensizlik var. Örneğin “nasr” suresindeki ayetlere bakınız, bir biriyle nasıl bir irtibatları var? Maun süreside de (1. 3. 4. 7.) ayetler arasında ne gibi bir irtibat var? Bakara suresinde de İsrail oğullarının kıssası, parça parça gelmiştir.
Kısa Cevap
Mukaddes kitapta iki tür yazılış var; mevcut mukaddes kitapların bazısında tarih önemli hale getirilmiş; dolayısıyla tarihi bir kitap gibi basmaklar şeklinde bir basamaktan başlıyor tarihi seyrini dikkate alarak açıklamasına devam ediyor. Mukaddes olan bu kitaplar içinde başka kitaplar da var ki tarihi seyre sahip değildirler. Diğer kitaplarda olduğu zamansal düzeni bunlarda bulunmuyor. Buna binaen konularını basamak, basamak ve ardı ardına gelme anlamında olan düzen ve nazım bütün mukaddes kitaplarda bulunmuyor ve söylenen düzen bütün kitapları kapsayacak şekilde genel değildir.
Kuranı kerimde de iki tür nazım ve düzen vardır: bazı kısımlarda tarihi kitaplarda olduğu gibi bazı ayetlerde bir düzen müşahede ediliyor. Bir kıssa zikir ediliyor ve kıssanın aralıklarında bazı ibret ve nüktelere de işaret ediliyor.
Kuranda başka bir yöntem daha var; has bir konuyu açıklarken konun içinde başka konulara değiniliyor. İlk bakışta bu yöntem düzene aykırı olduğu ihsas ediliyor. Ama azıcık dikkat edildiğinde bu yöntemle yazılan yazılar en güzel bir yönteme sahip olduğu fark ve insanın tabiatına da uygun, dolayısıyla onun tabiatı kabul ediyor. Öyle ki günümüzdeki kitaplarda ve filmlerde bu yöntem istifade edilmeye çalışılıyor. Bu yöntemde -konunun aslı kayıp ettirilmeden- farklı konular zikir edildiği için muhatabı yoran amillerden uzak durmaya özen gösterilmektedir.
 
Ayrıntılı Cevap
Kitaplarda var olan düzen ve nazmı tanımak için yazılışında dikkate alınan yönteme bakmak gerekiyor. İlkin mukaddes kitapta dikkate alınmış nazma değineceğiz ve onda mevcut muhtelif kitapları inceleyeceğiz.
Mukaddes kitaplarda mevcut olan bazı kitaplarda tarih önemli hale getirilmiş ve tarih dikkate alınmıştır. Dolayısıyla tarihi bir kitap gibi bir basamaktan başlıyor tarihi seyrini dikkate alarak açıklamasına devam ediyor. Bu yöntemle yazılmış en önemli kitaplar şunlardır; sifri peydayış, sıfri huruç ve …ahdi kadimde ve ahdi cedid de bazı inciller ki hazreti İsan’ın (a.s.) hayatına ve tarihine değinmiştir. Bu kitaplar zamansal düzene ve nazma sahip ve zamansal tertibe göre yazılmışlar. Yazılmış olan bu yazıların bir kısmı tek kişi tarafından yazılmış ve bazıları da muhtelif kişiler tarafından farklı zamanlarda yazılmıştır.
Aynen bu mukaddes kitaplarda başka kitaplar da vardır ki tarihi bir seyre sahip değildirler ve diğer kitapların sahip olduğu düzene ve nazmı içermiyorlar. Bu kitaplardan birisi; “sifr-i Laviyan”, “emsal Süleyman”, ve … bunlar ahdi kadimdedir ve yeni ahitte de pavlus’un mektupları vardır. Bu kitaplar tarihi olayları yazma peşinde olmamışlar. Bunlar başka bir hedefi takip etmişlerdir. Bu nedenle düzene ve nazma sahip değildirler.
Buna binaen bir biri ardından gelme anlamındaki düzen ve nazım mukaddes kitapta bulunan bütün kitaplarda yok ve yazılış türü esasınca bu kitaplarda genellik yoktur. Bu bakış açısı şundan kaynaklanmaktadır ki bu kitaplar farklı konular içeriyor. Yazarları da muhteliftirler. Bunlar kitapların yazılış şeklini ve bakış açılarının farklılaşmasına neden olmuştur. Kur’an konusuna geçmeden şu noktayı hatırlatmak gerekir ki kur’an olarak günümüzde aramızda mevcut olanı, Allah tarafından peygamber (s.a.a)  vasıtasıyla bize ulaştırılmış olan şeydir. Hiçbir çeşit tahrif kendisinde gerçekleşmemiştir. Ama ayetlerin düzenlenmesinde ve kuranın nazmı hakkında şunu söylemek gerekir: kuranı kerimde iki düzen şekli vardır: birisi sebebi nüzul sırasına göre yazılmıştır ki buna elimiz yetişmiyor. Bir başka türü elimizdeki şekliyledir ki peygamber (s.a. a.) onu teyid etmiş ve bizim için muteber ve hüccet sahibidir ki hakkında konuşacağız.
Kuranın Düzeni Ayetlerin Nüzule Göre
Kuranı kerim 23 yıl zarfı içinde muhtelif olaylara müteakiben İslam peygamberi (s.a.a.) üzerine nazil olmuştur. Söz konusu olay ve vakalar olağan ve olağan üstü, savaş ve sulh, bazılarını teyit ve bazılarını tekzip ve…şeklindedir. Bu nedenledir ki kuranı kerimin bazı ayetlerinin tefsirinde nüzul sebebi var olmaktadır. Bu –semavi kitaplar içinde- kuranın imtiyazlarındandır.
Bu şekilde yazılmış olan kuran tarihi bir kitap gibi olamaz ve kesinlikle muhtelif ve farklı konuları içerir. Elbette bu tür yöntemle yazılmış kitapların bazı faydaları da var.  Bu cümleden şu ki; insan kuran ayetlerini anlamak ve tefsir etmekte gücü daha fazla olur ve daha az hata yapar ve…ancak bu düzen ve nazımla yazılmış olan kuran elimize ulaşmamıştır. Bu yöntemle yazılmış olan kitap muhteva olarak elimizde bulunan kuranla aynıdır ama düzen ve nazım bakımından mevcut kurandan farklıdır.
Mevcut Nazım Esasınca Kuran
Ama bu gün elimizde mevcut olan kuranı kerim nüzul sırasına göre cem edilmemiştir. Belki başka bir yöntemle cem edilmiştir[1] ki kendisi de kendine has bir düzene sahiptir. Bazı kısımlarda tarihi kitaplarda olduğu gibi ayetlerde bir nazım ve düzen müşahede ediliyor. Bir kıssa zikir ediliyor, içinde ibretlere ve bazı nüktelere işaret ediliyor. Bu durum açık bir şekilde hazreti Yusuf’un kıssasında ve başka peygamberlerin kıssalarında müşahede ediliyor. Bu tür düzen ve nazmın kuranın bazı surelerinde var olduğunu ve tür nezmın kendisini açıklamaya ihtiyaç duyulmuyor. Zira herkes tarafından kabul edilmiş ve ediliyor.
Kuranda başka bir yöntem daha var; has bir konuyu açıklarken konun içinde başka konulara değiniliyor. İlk bakışta bu yöntem düzene aykırı olduğu ihsas ediliyor. Ama azıcık dikkat edildiğinde bu yöntemle yazılan yazılar en güzel bir yönteme sahip olduğu fark ve insanın tabiatına da uygun, dolayısıyla onun tabiatı kabul ediyor. Öyle ki günümüzdeki kitaplarda ve filmlerde bu yöntem istifade edilmeye çalışılıyor. Bu yöntemde -konunun aslı kayıp ettirilmeden- farklı konular zikir edildiği için muhatabı yoran amillerden uzak durmaya özen gösterilmektedir.
Ama soruda zikir edilen ayetleri inceledik ve bizce onlardan hiçbirisi iddianız için reel örnek teşkil etmiyor. Örneğin nasr suresine dikkat ediniz. Bu sure aslında has bir düzene ve nazma sahiptir ki bir konu hakkında konuşuyor. Bizce İsrail oğullarının kıssası sizin sorunuza en yakın olanıdır. Ama yapılan açıklamaya dikkat edilirse her bir bölümünün illeti elde edile biliniyor.
 

[1] Kuranı kerim kimin zamanında ve kimin nezareti altında cem edilmiş noktasında alimler arasında ihtilaf var. Elbette bir çoğu hazreti Muhammed (s.a.a) döneminde olduğunu kabul ediyor. Bu konuda 1625 numaralı soruya müracaat edilsin.   
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Cemkeran Mescidinde kılanan "tahiyat namazı" bütün mescitlerde kılanması matlup olan bir namaz mıdır yoksa Cemkeran Mescidine has bir düstur müdür?
    8561 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Beni Kureyze kabilesi hakkında Şia’nın görüşü nedir?
    8809 تاريخ کلام 2011/08/21
    Beni Kureyze Medine’de ikamet eden Yahudi kabilelerden biri olup birkaç boyutlu bir anlaşma esasınca bu şehirde Müslümanlar ile barışçıl bir şekilde yaşamaktaydı. Ahzab savaşı gelip çatınca onlar anlaşmalarını bozarak pratikte Medine’yi kuşatmış düşmanların beşinci sütunu rolünü oynadılar. Bu nedenle yüce İslam Peygamberi (s.a.a) bu savaşı başarı ile atlattıktan sonra ...
  • İnsanların babası Hz. Adem (a.s)’ın yaratılışından bugüne kadar geçen süre ne kadardır?
    20322 تاريخ بزرگان 2010/03/07
    Kur’an-ı Kerim’de bu konuda açık bir şey yoktur. Tarihi kaynaklarda ise Hz. Adem’in (a.s) bundan altı ya da yedi bin yıl önce yaratıldığı söylenmektedir. Fakat bilim insanları, insan ömrünün milyonlarca yıl öncesine dayandığını söylemekteler. Yani Hz. Adem’den önce de binlerce insan nesli gelmiş ve ...
  • Kadın hangi durumda erkekle eşit miktarda miras alabilir?
    22360 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/08
    Genel olarak iki yerde kadınla erkek mirastan eşit miktarda pay alabilirler: 1- Anne ve baba (bir çok yerde), 2- Ölenin anne tarafından akrabaları Çalışan kadın sayısı erkekten çok olması, mirasın az ya da çok olmasını gerektirmez. Elbette toplumun manevi açıdan ilerleyebilmesi ...
  • Dünyadaki insanlara baktığımızda insanların çoğunluğunun kötülüğe ve ...
    7620 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İnsan fıtratı gereği Allah’ı ve hakkı aramakta, dine ve ahlaka eğilim göstermektedir. İnsanların çoğunluğu da bu yaratılışlarında bulunan bu çağrıya olumlu cevap vermektedirler. İnsanlar hakkın peşindedirler. Ama bazen o eğilimlerini somutlaştırırken hata ediyorlar. Gerçek şu ki iç ve dış bazı faktörler, onların hakkı tanımalarına ve ona yönelmelerine ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    6201 Tefsir 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • İmam tanınmadığı takdirde cemaat namazının hükmü nedir?
    5577 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/27
    Cemaat imamının şartlarından biri de onun adil olmasıdır[1] ve bu adalet cemaat imamında görülmeli ve ispat edilmelidir.[2] "Adalet" insanı büyük günah işlemekten ve küçük günahı tekrarlamadan alıkoyan batındaki bir Allah'tan korkma haletidir. ...
  • Şii fakihleri arasında doğu kızıllığının gitmesine riayet etmenin gerekliliğine muhalefet edenlerin delilleri nelerdir?
    7635 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/16
    Doğu kızıllığı gökte görünen kırmızı ışığa denir. Fıkıhta iki doğu kızıllığından bahsedilmiştir: 1. Güneşin batması esnasında görünen doğu kızıllığı. 2. Güneşin doğuşu esnasında görünen doğu kızıllığı. Akşam namazı vaktinin belirlenmesinde doğu kızıllığının gitmesi konusu rivayetlerde zikredilmiştir. Doğu kızıllığının gitmesinden maksat, batıda ...
  • Mısır Müslümanları Ali’ye (a.s) inanıyorlar mı?
    10789 تاريخ بزرگان 2012/07/25
    Mısır, İslam dünyasının önemli merkezlerinden birisidir ve Mısır halkının, Ehli Beyt’e (a.s) karşı özel bir sevgisi vardır. İran’ın Mısır Kültür Ataşesi Dr. Zamani bu konuda şunları söylüyor: Bu ülke insanlarının tamamını Ehli Beyt (a.s) ve Peygamber Ekrem’in (s.a.a) aşığı olarak tanıtmak mümkündür. Onlar Ehli Beyt’i (a.s) çok ...
  • İmamlar ve âlimlerin şiir hakkındaki görüşü nedir?
    7916 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/03
    Bazıları İslam’ın şiir ve şiir söylemeyle bağdaşmadığını sanmaktadır. Oysaki bu bir vehimden ibarettir. Şüphesiz şiir zevki ve şiir söyleme sanatı insan varlığının tüm sermayeleri gibi doğru bir yolda kullanıldığı ve olumlu ve yapıcı bir şekilde istifade edildiği takdirde değerlidir. Ama inanç ve toplum ahlakının temellerini viran etmek ...

En Çok Okunanlar