Gelişmiş Arama
Ziyaret
26540
Güncellenme Tarihi: 2010/05/06
Soru Özeti
Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurmak mümkün müdür?
Soru
Meşru olmayan yollarla örneğin uyuşturucu maddeleri kullanarak başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurmak mümkün müdür? Mümkün olduğu takdirde, insanın o varlıklardan edindiği bilgi veya aldığı haberler doğru mudur?
Kısa Cevap

Başka âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurulabileceği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Ancak bunu alkol veya uyuşturucu maddeleri kullanarak yapmak mümkün değildir.

Başka âlemlerle irtibat kurmak ve âlemdeki gizli sırlar hakkında bilgi edinmek için kullanılan vesileler, onların şeriata uygun olup olmadıkları ve karanlık veya aydınlık olmaları açısından farklılık göstermektedirler. Örneğin sihir yoluna başvurmak, karanlık bir yoldur. Bu yolun birçok olumsuz etkisi vardır. Şia âlimlerinin fetvasına göre sihir yapmak haramdır.

Diğer taraftan bu gibi yollara başvurarak doğru ve sağlam bir bilgiye ulaşmak da mümkün değildir.

Ayrıntılı Cevap

Ruhlarla ve diğer âlemlerdeki varlıklarla irtibat kurmak ve hissedilmeyen varlıklar vasıtasıyla âlemdeki gizli sırlardan haberdar olmak gibi konular, üzerinde çok durulan ve merak edilen konulardandır. Sorunuz cevabını almanız için, aşağıdaki noktalara dikkat ediniz:

1- Ayet ve rivayetlerin genelinden ve İslam ilim adamlarının yaratılış ve yaratılışın aşamaları hakkında yapmış oldukları açıklamalardan şunlar anlaşılmaktadır:

a) Yaratılış çerçevesi, sadece bu dünya ile sınırlı değildir. Başka âlemlerde, farklı dillere sahip olan farklı varlıklar vardır.[1]

b) Her âlemin kendine göre yaşayanları vardır. Melekler ve cinler bunların birkaç örneğidir.

c) Her âlemde kendine özgü olay ve haberler vardır.

d) Bu âlemlerin hepsi aynı derecede değillerdir. Bunlardan bazıları, nurlu ve aydınlık, bazıları karanlık, bazıları çok yüce ve yüksek merhalelerde ve bazıları da en alt ve aşağı seviyededirler.

2- İnsan, içinde bulunan merak hissinden dolayı, diğer âlemlerle irtibata geçmeyi ve o âlemlerden haber almayı istemektedir. Ancak şu noktaya dikkat etmek gerekmektedir ki; alkol veya uyuşturucu kullanmak gibi meşru olmayan işler, kişiyi asla böyle bir hedefe ulaştıramayacağı gibi, onu hayalperestliğe doğru sürükler. Bu amaçla uygunsuz yollara başvurmak, olumsuz birçok etkiye sahip olduğu gibi ona hiçbir yarar da sağlamaz. Bu yolla edindiği kuruntuların ise hiçbir değeri ve hakikati yoktur.

3- Diğer âlemlerden haber almanın yollarından birinin, ruhlarla irtibata geçmek olduğu söylenebilir. Ancak bu konu hakkında şu noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir:

   a) Bu şekilde bir irtibatın var olduğu, doğru ve kabul edilen bir konudur. Çünkü İslami kaynaklar, birçok yerde bu konuyu onaylamıştır. Bu konu hakkında; Peygamber Efendimiz (s.a.a)’in Bedir Savaşı’nda müşriklerden ölenlerin ruhlarıyla konuşmasını[2], yine Peygamber Efendimiz (s.a.a)’in Cennetu’l-Bâki Mezarlığı’nda mümin kimselerin ruhlarıyla konuşmasını[3] ve Hz. Ali (a.s)’nin de ölmüş kimselerin ruhlarıyla konuşmasını[4] örnek olarak zikredebiliriz.

   b) Ruh çağrıldığı zaman, ruhun kendisi gerçekten de madde âlemine gelmemektedir; sadece ruh çağıran kişinin, duyu ve hisleri onu telkin yoluyla kendi yanında hissederek, onun sesini duymakta, onunla konuşmakta ve irtibata geçmektedir.[5]

   c) İrtibata geçmek için birçok çaba sarf etmek, riyazet çekmek gerekmektedir. Bu riyazetlerin şeriata uygun olan yolları ve de uygun olmayan yolları vardır. Şeriata uygun olan riyazetler vasıtasıyla, nefiste pak, temiz ve yapıcı bir güç oluşur. Ancak şeriata uygun olmayan riyazetler insanın nefsinde şeytani bir güç yaratır. Her iki türlü riyazet de, ruhlarla irtibata geçmede etkili olabilir. Ancak ikinci yol ve irtibat, yıkıcı ve şeriata uygun değildir.[6]

d) Çağrılan ruhların, cinlerin ve müneccimlerin gelecek hakkında verdikleri haberlerin güvenilecek bir yanı yoktur. Öyleyse, ruhlarla irtibatı olduğunu iddia eden her kişinin sözünü kabul edilmesi için bir gerekçe yoktur.[7]

Eğer gerçekten bir irtibat kurulsa bile, ruhun göndermiş olduğu her haberi yerine getirip uygulamak mümkün değildir. Çünkü ruhlarla irtibata geçtiğini iddia eden kimseye verilen mesaj ve haberler, kötü bir ruh tarafından verilmiş olabilir.

e) Ruhların verdiği mesajların doğru olup olmadığı hakkındaki genel kanun şudur: Ruhların verdiği mesajlar, Allah (c.c)’ın dininin esasları ve peygamberlerin davetleriyle çatışmamalıdır. Öyleyse, ruhlardan gelen haberlerin doğru olup olmadığını anlamak için önce dinin kanunlarını, Peygamber’in (s.a.a) ve Masum İmamlar’ın (a.s) emirlerini iyi bir şekilde bilmek gerekmektedir. İşte o zaman, ruhların verdiği haberlerle İslam dininin öğretilerine kıyaslayarak onların (ruhların) verdiği haberlerin doğru olup olmadığı anlaşılabilir.

f) Ruhların yolladığı mesaj ve haberler (tabi ruhlarla irtibata geçildiğini ve bu haberin pak ve temiz ruhlar tarafından olduğunu ve verdikleri haberin doğru olduğunu dikkate alarak) bizim için hiçbir sorumluluk ve zorunluluk getirmez. Çünkü neyi yapıp neyi yapmamamız gerektiğini İslam bize söylemiştir ve bu konuda artık ruhlardan yardım almaya gerek yoktur. Sadece kişi isterse, ruhlarla gerçekten irtibat kurduğuna ve onların mümin ruhlar olduğuna yakin ettikten sonra, o ruhların yardım ve önerilerinden istifade edebilir. Ancak şu da var ki; böyle bir yakine ulaşmak oldukça zordur. Bu yüzden, ruhlardan gelen haberleri dikkate almamak gerekmektedir.

4- Başka âlemlerle irtibata geçmek için başvurulan yollardan biri de ulum-i garibe’dir. Ancak bu hususta şu noktalara dikkat edilmelidir:

a) Bazı ilimler, Levh-i Mahfuz’da saklıdır ve Allah (c.c)’tan ve O’nun izin verdiği Peygamber ve Masum İmamlar (a.s)’dan başka kimsenin bu ilimlere ulaşabilmesi ve bilmesi mümkün değildir.[8]

   b) Her ne kadar cefr gibi ilimler sayesinde bir takım bilgilere ulaşılsa ve bazı merce-i taklitler de bu ilimlerin öğrenilmesini haram kılmamış olsalar bile, bu merce-i taklitler şöyle söylemektedirler: “Bu ilimleri öğrenmede, onların aslına herhangi bir yanlışlık ve hata yapmadan ulaşmak şarttır.[9] Ancak bu ilimler bizlere eksik ve noksan bir şekilde ulaşmıştır.[10] Buna nazaran bu ilimleri bilen âlimler, onları öğrendiklerine pişman olmuş ve hatta çocuklarına bile öğretmemişlerdir.[11]

Bu nedenle, gizli âlemlerden haber veren ilimlere ve bu ilimlerin verdiği sonuçların tamamına yakin edip inanmamalıyız.

5- İslam âlimleri ve fakihlerinin bu konu hakkındaki görüşleri şöyledir:

   — Bazı fakihler, ruh çağırmayı tamamen haram kılmışlardır.[12] Ama bazı fakihler ise; bu işin doğru yollarla yapılması, çağrılan ruha, orada bulunanlara ve çağıran kişiye bir eziyet söz konusu olmaması ve bu işin yapılmasında herhangi bir baskı ve zorlama olmaması durumunda, ruh çağırmayı caiz bilmektedirler.[13]

— Hipnotizma yolundan yararlanmak da yüzde sakıncasız değildir,[14] eğer hipnoz tedavi etmek gibi doğru hedefler çerçevesinde olmazsa, hatta hipnoz ederken caiz olmayan yollardan yararlanılmasa bile, hipnoz sakıncalıdır.[15]

— Sihir ve büyüyü bozmak dışında; onları öğrenmek ve yapmak haramdır.[16]

Hz. Emir-el Müminin (a.s) bu konu hakkında şöyle buyurmaktadır: “Her kim, az veya çok sihir öğrenirse, kâfir olmuş ve Allah ile olan irtibatı tamamen kesilmiştir.”[17]

— Gelecekten haber vermek için fala bakmak ve bu yola başvurmak caiz değil ve fala bakarak elde edilen para haramdır.[18]

— Sihir ilminden yararlanarak, cinler yoluyla büyü yapmak (ya da şeytandan yardım istemek) haramdır. (Hatta kimseye zararı dokunmasa bile.)[19]

Bazı seyr ve suluk âlimleri şöyle buyurmaktadırlar: “Eğer bir kimse ruh çağırma ve onlarla irtibata geçmeye çalışırsa, bu dünyadan hayırlı bir sonla gitmez.”[20]

Şimdi ise aşağıda bahsedilen soruları dikkatlice inceleyiniz:

1- Aşağıdaki şıklardan hangisi daha önemlidir?

     a) İnsanın nur âlemi ile irtibat kurması

     b) İnsanın karanlık âlemlerle irtibat kurması

Şüphesiz ki “a” şıkkını tercih edeceksiniz.[21]

2- Ömrümüzün sınırlı, gerçek ihtiyaçlarımızın, bilmemiz gereken ve bizim için gerekli olan haberlerin çokluğunu dikkate alarak, hangi şıkkı tercih ederdiniz?

     a) Bütün doğru ve yanlış haberleri bilmeliyiz.

     b) Sadece gerekli ve doğru konular ve haberlerle ilgilenmeliyiz.

     c) Hem doğru ve hem de yanlış konular hakkında bilgi sahibi olmalıyız; hatta doğruyu yanlıştan ayırt etmeye gücümüz olmasa bile.

Açıktır ki “b” şıkkı en akıllı seçimdir.

En akıllı seçimi göz önünde bulundurarak, şöyle bir sonuca ulaşıp şu cevabı veriyoruz:

1- Değerli ömrün sonunun pak ve temiz olabilmesi için, başlangıcında da nurlu ve pak olan yollarda kullanılması gerekmektedir.

2- Şüphesiz ki, âlemdeki nurlu varlıklarla irtibata geçmenin yolu, uyuşturucu kullanmak ve içki içmek gibi karanlık yollar olamaz. Bunun yolu dini emirlere tam bir ihlas ve doğru niyetle bağlanmak ve Allah’a kulluk yolunda doğru niyetle hareket etmektir.

3- Şeytani yollar ve şeytani güçler vasıtasıyla gerçek bilgi ve haberlere ulaşmak mümkün değildir; aksine bu yollar kişinin şeytana yakınlaşmasına sebep olur.[22] 



[1] Hamd Suresi’nde “Rabb’ul Âlemin” tabiriyle âlemlerin sayısına dikkat çekilmiştir. Allame Meclisi’nin “Bihar’ul Envar” adlı kitabın 57. cildinin 319. sayfasındaki hadisler ve benzeri diğer hadislere bu konuya dikkat çekmektedir.

[2] Biharu’l-Envar, c: 6, s: 254, Ahval-i Berzah, Kabir ve Azap

[3] Biharu’l-Envar, c: 22, s: 472, Vasiyet-i İnde Gurb-i Vefatehu

[4] Men La Yehzerahu’l-Fakih, c: 1, s: 179

[5] Allame Tabatabai, Tefsir-i El Mizan (Farsça Tercümesi), c: 1, s: 366

[6] Aynı kaynak

[7] Ayetullah MekarimŞirazi bu konu hakkında şöyle demektedir: “Ruhlarla irtibata geçmenin gerçekliğini kabul edebiliriz. Ancak şu konuyu da unutmamak gerekmemektedir ki; bazı kimseler bu konudan suistifade etmektedirler. (MekarimŞirazi, Nasır, Avd-u Ervah -Ruhların Geri Dönüşü-, Ehedi Zümridiyan’ın Hakikat-i Ruh kitabından naklen)

[8] Sırat-ı Necat, Ayetullah Tebrizi, c: 6, s: 391, 1405. mesele

[9] İstiftaat, Ayetullah Eraki, s: 259, 27. mesele

[10] Bkz. Sinema-yı Marifet, Ayetullah Mirza Kasım Tebrizi’nin yaşam hikayesi

[11] Bkz. Mahname-yi Kiyan-i Ferhengi, Ayetullah Maraşi Necefi’nin çocuğuyla yapılan röportaj, özel sayısı

Seyit Mahmut Maraşi şöyle demektedir: “Babam bu ilmi biliyordu, ama bize öğretmedi ve bize şöyle buyuruyordu: “Bu ilmi öğrendiğim için pişmanım ve onu öğrenmekle hata ettim.”

[12] Tahrir’ul Vesile, c: 1, Kitab-ı Mekasib ve El Mütacir; El Mekasib-i Muharreme, 16. mesele; İmam Humeyni, ruh ve bu gibi şeylerle irtibat kurmayı sihir ve büyüden sayıyor ve haram biliyordu.

[13] Sırat-un Necat, Ayetullah Hui, c: 1, s: 422, 1222. mesele

[14] Cami-ul Mesail, Ayetullah Fazıl Lenkerani, c: 1, s: 643, 222. mesele

[15] İstiftaat, Ayetullah Mekarim Şirazi, c: 1, s: 155, 559. mesele

[16] Sırat-ı Necat, Ayetullah Tebrizi, c: 5, s: 343

[17] Vesail’uş Şia, c: 17, s: 148

[18] İstiftaat, Ayetullah Eraki, s: 127, 9. mesele; Cami-ul Ahkâm, Ayetullah Safi Gülpeygani, c: 1, s:287, 983. mesele; İstiftaat, Ayetullah Mekarim Şirazi, c: 1, s: 156, 563–565. mesele

[19] Sırat-ı Necat, Ayetullah Tebrizi, c: 5, s: 343, 1108. mesele

[20] Merhum Ayetullah Şeyh Abbas Guçani’den ve ustadı Merhum Ayetullah Gazi Tabatabai’den bu şekilde nakledilmiştir.

[21] Aydınlık ve karanlık âlemlerin bir anda olması ve birleşmelerinin mümkün olmadığı oldukça açık ve belli bir konudur. Çünkü nur âlemine ulaşmanın yolu, karanlık işlerden uzak durmaktır.

[22]وَإِنَّ الشَّیَاطِینَ لَیُوحُونَ إِلَى أَوْلِیَآئِهِمْ” “Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar.” (En’am Suresi, 121. ayet) Bu ayete göre, eğer insan bu yollar vasıtasıyla bir şeyler öğrense bile, şeytan mutlaka kendi zehrini bir yerde kusar ve o fark etmediği bir biçimde onu aldatarak uçuruma sürükler çünkü şeytanın aldatmak ve kandırmaktan başka bir işi yoktur. O, hedefine ulaşmak için yüz tane doğru haber verse bile, mutlaka bunların onun güvenini kazanmak ve sonra onu telafi edilmeyecek bir uçuruma sürüklemek için bunu yapar yani yüz birinci haberine geldiğinde yapacağını yapar! Bu konuya en güzel örnek, şeytan ile Hz. Yahya (a.s) arasında geçen şu olaydır: “Şeytan, Hz. Yahya (a.s)’ya, “Sana beş tane nasihatte bulunmak istiyorum. Böylece asla yolunu şaşırmaz ve ondan sapmazsın.” diye arz eder ve sırasıyla bu nasihatleri söylemeye başlar. Beşinci nasihate gelince Hz. Yahya (a.s) şeytana, “Dur! Sakın beşinci nasihatini söyleme! Çünkü senin işin vesvesedir ve beşincide yapacağını yaparsın!” diye buyurur.” (Ayetullah Behçet’in Mevaiz-i Ahlak kitabından naklen, Bakır zade’nin yazımı ile)  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam’a göre tazim (saygı) secdesi caiz midir?
    14872 Tefsir 2010/05/19
    Secde, İslam’a veEhl-i Beyt mektebine göre yalnızca Allah-u Teâlâ’ya mahsus olup en kamil ve en güzel ibadet şeklidir ve Allah’tan başkasına secde etmek yasaktır. Hz. Yusuf’a yapılan secde ibadet secdesi değildi, o gerçekte Allah’a karşı yapılan bir ibadetti. Tıpkı bizim Kabe’ye ...
  • Nafile namaz nedir ve onu kılma şekli nasıldır?
    56028 Pratik Ahlak 2011/11/21
    Nafile namazı, müstehap namaza denir ve nafilelerden kastedilen müstehap namazlardır; yani her Müslüman’a gündüz ve gece farz olan (on yedi rekât) namazlar dışındaki namazlardır. Rivayetlerde değişik müstehap namazlarına işaret edilmiş ve tavsiyede bulunulmuştur. Biz burada sadece kılınması daha çok tavsiye edilen gece ve gündüz nafilelerine işaret ediyoruz. Cuma günü ...
  • Maliki ve Hanefi mezhebinin ne yanlışlığı var?
    3828 شیعه و دیگر مذاهب 2018/12/08
    Her şeyden önce aydınlığa kavuşması gereken nokta sizin Şia’ya olan ilginiz sadece ilgi ve sevgiden ibaret mi yoksa kuvvetli delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır. Şia’nın ...
  • Hanımı adet (hayız) halinde iken onunla cima yapılırsa kefaret gerekmektedir. Bu kefaretin miktarı nohutların taneleriyle belirlenmiş. Belirlenen nohutların miktarınca verilmesi gereken altın miktarı nasıl belirlenir, yani belirlenen nohut miktarı kaç gr. Altına tekabül eder?
    13874 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Eğer hayız olan kadının hayız günlerinin miktarı üç gün olur ve üçe bölünürse kişi birinci bölümde hayız halindeki hanımıyla önden cima ederse ihtiyati vacip gereğince on sekiz nohut miktarı ağılıkta altın kefaret olarak fakirlere vermelidir. İkinci bölümünde (yani hayızın ikinci gününde) cima ederse dokuz nohut miktarınca ve eğer üçüncü bölümde ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    5963 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...
  • Neden ağaç altında cinsel ilişkiye girmemek gerekir?
    7834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/11
    Bazı alimlere göre[1] cinsel ilişkiye girmenin mekruh olduğu yerlerden biri meyveli ağacın altıdır.[2] Yani bu işin orada yapılmaması daha iyidir. Ama haram değildir. Bu kerahetin nedeni Peygamber Efendimizin (s.a.a) buyurduğu şu sözdür: ‘Meyveli ağacın altında karınla cinsel ilişkiye girme; ...
  • Herhangi bir şeyin necis olduğu sadece üç yolla mı belli olur? Kesin bilgi sadece görmekle mi elde edilir?
    22683 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    İslam insanların yaşamında vesvese, meşakkat ve zorluğun önünü almak için her şeye temiz ve pak olduğu ilkesini uygulamakta ve takipçilerine de sadece bir şeyin kesin bilgiyle necis olduğunu bilmeleri durumunda ondan sakınmaları gerektiği emrini vermektedir. Bu durum dışında hiçbir vazifeleri yoktur. İslam açısından on bir necaset ...
  • Ahid duası ne zaman okunmalıdır?
    9346 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/12/04
    Duay-ı ahd hakkında rivayetlerde şöyle gelmiştir: ‘Kim bu duayı kırk sabah okursa İmam Mehdi’nin (a.s) yaranından sayılır...’[1] Bu dua sabahları okunmalıdır ve onun en iyi zamanı sabah namazından sonradır. Sabah ise fıkıha göre fecr-i sadıktan, güneşin doğuşuna kadardır. Ama örfte ...
  • Kadın, temkini (şer’i olarak farz olan şeylerde kadının kocasına itaati) mihrin tümünün taksitle ödenmesi şartına bağlayabilir mi?
    5923 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/13
    Sorunuz taklit merciilerinin bürolarına gönderildi ve alınan cevaplar şöyledir:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanei: Soruya göre kadının temkin etmeme hakkı yoktur.[1]Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Kadın mihriyesinin ilk taksitini aldığında temkin etmelidir.
  • Ehl-i Sünnetin Şia olabilmesi için nasıl bir akideye sahip olmaları gerekir?
    13708 Eski Kelam İlmi 2010/05/04
    Şia ile Ehl-i Sünnet, itikat ve dinin füru’unda müşterek yönleri çok olan mezheplerdendir. Bazı yönlerden ise farklılıklar vardır. Şia ile Ehl-i Sünnet’in arasındaki asıl fark Resulullah’ın (s.a.a) Ehl-i Beyt’inin (a.s) velayet ve imamet meselesine bakış açıları ve inançlarıdır. Ehl-i Sünnet’in Şia olabilmesi için Resul-ü ...

En Çok Okunanlar